düş dili
uçuk ışık esintisi geceyi deldi
ay ışığını ören saçların tel teldi
karışırken düşlerimiz bir birine
düş dilinde konuşan incecik eldi
işkencedeyim, ölümüne-inancına
ışık yağmura, güneş dar ağacına
geceyi delen sevgim güneşe asılı
kör-dar yollarda rastladım acına
özgürlük terkisinde ışığa koşan melek
kılıncını ve hıncını bilemiş uç uç kelebek
aya ayna tutar gece, ay yüze-gece düze
kendi son cenaze törenini izler, ölene dek
yaşamın anaforu ve hortumu semaya çeker
çöl ve denizin ortak paydası kum-sarı teker
kendime giden yolda tek başıma-cenkteyim
seninle, ayın karanlık yüzü de aydınlık bakar
yenginin yenilginin hesabı yok, sevgiye duralım
içimden ırmaklar akar, tek başıma gür ormanım
doğarken ağladığında, 71-81’de şair özgür değildi
ocağın ortasında sen kavlarken, tutsaktı her yanım
ve gereği düşünüldü: kırıldı kalem-kuşatıldı yazı, yaz
şaraba bandı, türküler kanadı, yaşarken öldü şiirbaz
dursun özden
“ateşli al atlar”