Karayiplerin yoksul ve mutlu prensesi Küba uzak değil

4b2b15358Karayiplerin yoksul ve mutlu prensesi Küba’ya, ilk kez 12 Aralık 1996’da “Latin Amerika Edebiyat Ödülü” almak üzere gittim. Küba’nın efsanevi lideri Kumandan Fidel Castro’nun konuğu oldum. Onunla aynı sofrada olmanın ve “Türkiye ve Atatürk” üzerine özel röportaj yapmanın heyecanını, mutluluğunu ve dayanılmaz hafifliğini yaşadım.

Yurtsever, Devrimci Şair Jose Marti’nin vatanı ve Üç “D” (Devrim-Dans-Deniz) Ülkesi Küba’ya hoş geldiniz…

Neden Küba?

Başkan Raul Castro Ruz, Küba’nın efsanevi lideri olan abisi Kumandan Fidel Castro’nun yakın arkadaşı Ekvatorlu ünlü ressam Oswaldo Guyasamin ve Küba Devrimi’nin ünlü fotoğrafçısı Alberto Corda ile 1996’da Havana’da dost oldum. Ernest Hemingvay bar duvarına imza attım, Linea Caddesi’nde ve İstanbul Boğaziçi’ni anımsatan koyda, Old Habana Meydanı’nda bulunan yeni Atatürk Büstünü selamladım. “Güle Güle” filmine konu olan mektup arkadaşım sevgili Dory Fernandez ile Çin Mahallesi’nde Salsa dansı yapmanın dayanılmaz hafifliğini yaşadım. Havana Devrim Meydanı’nda Jose Marti Plaza’da şiir yazdım ve Emek Kahramanı ödül törenine katıldım. Santa Clara Tepesi’nde ve Devrim Treni’nde, Ernesto Che Guevara’nın Bolivya Lapez orman evinde öldürüldüğünde, sırt çantasından çıkan “Kemal Atatürk Gran Discurso” Büyük Nutuk kitabını okudum. Havana’nın yanı sıra Trinidat, Varedero, Guantanamo Limanı, Santa Clara, Granma gemisi, Sierra Maesra Dağları, tütün ve şeker kamışı tarlaları-fabrikaları, dans, müzik ve eğlence dolu gece meydanları, altın kumsalları, ron ve puro keyfi, 54 model Şavrole kırmızı taksilerle ve deveye benzeyen Camelbus denen otobüslerle şehir turu, sinema, tiyatro, sahaflar, eski alış veriş tezgahları, Havana 23. Caddeyi süsleyen Don Kişot heykeli ve adres taşı, Karl Marks Tiyatrosu, Küba Yazarlar ve Sanatçılar Birliği (UNEAC) Lokali, UNESCO korumasındaki Trinidat antik evlerini, saymakla bitmeyecek ve her an yeni sürprizlerle karşılaşacağınız özgün ve vahşi doğal zenginlikler, siz maceraperest gezginleri ve ABD ambargosuna ve Kapitalist üretim ilişkisine direnen Sosyalizmin son kalesi Küba sizleri bekliyor…

Küba –Türkiye arasında 8 saat zaman farkı var. Uçakla 14 saat sürüyor. Ama hiç sorun değil… Karayiplerin yoksul ve mutlu prensesi, candan ve dost insanları, dans ederken devrim şarkıları söyleyen melez güzelleri, turizmin en cazip çekici zenginliği sizi bekliyor… Küba’ya tek gidin, kalıcı dostluklarla dönün… Sonsuz ve zamansız evrende, yitik zaman ışığında ve ateşli al atlat yelesinde özgürlüğün tadını çıkarın, yeniden… Sevginizi sebil eylemenin tam zamanı… Çünkü; KÜBA UZAK DEĞİL!

Eğer Küba’ya gidecekseniz ilk iş şunları yapmadan dönmeyin:

–Devrim şarkıları eşliğinde, Trinidat’a mutlaka gidin ve meydanlarda Daquiri içip, Salsa yapın

– Havana’da “Casa De La Musica”da canlı müzik eşliğinde Salsa yapın

– Yanınızda eski spor ayakkabısı, sakız, kalem gibi ambargodan dolayı Küba’lıların çok edinemediği şeyleri hediye olarak götürün, inananın size çok minnetkar kalacaklar.

– Varadero gibi çok turistik yerlere gidip zamanınızı boşa harcamayın

– Pinar Del Rio ve Vineales’e gidin çünkü Havana’ya yakın ve görülmesi gereken yerler

– Para olarak Amerikan Doları götürmeyin, Euro götürün çünkü USD’dan %10 komisyon alıyorlar.

– Otelde değil Casa Particularelerde kalın ve ya oralarda ya da Paladar denen ev lokantalarında yemek yiyin özellikle de ıstakoz isteyin.

– Eğer meraklıysanız bol bol puro için ve mutlaka yanınızda getirin çok güzel hediye oluyor sevdikleriniz için – Gitmeden Küba tarihi, Che, Castro ve “Jose Marti” hakkında okuyun

– Havana’da devrim müzesini gezin

– Mutlaka güncel bir gezi kitabıyla gidin Umarım bu kısa notlarla Küba gezisi planlayanlara bir parça olsun bir fikir vermişimdir.

Not: Küba’ya gidecekler için bu işin erbabı “Lonely Planet” kitaplarından Küba  kitabını ve Dursun Özden’in Belge Yayınlarından çıkan “Küba Uzak Değil” kitabını öneririm ama en son baskısını çünkü Havana’da eski baskısında bahsedilen bir bara gitmek için baya bir efor harcadık ve gidince bahsi geçen barın 2-3 yıl önce kapandığını gördük. Sadece 10 günlüğüne gittiğin bir tatilde 1-2 saat bile çok önem kazanıyor. Bu arada yazıda bahsetmemiştim Küba’da halkın ve turistlerin kullandığı paralar farklı. “Convertible peso” denen yanılmıyorsam halkın kullandığının 22 katı değerli bir para kullanmak zorunda turistler ve etiket fiyatı neyse onu ödüyorsunuz halkla beraber sadece siz normal pesoyla değil de turist pesosuyla ödüyorsunuz.

Neden Küba?

Cana yakın Küba halkı,

  • Dört mevsim sıcak tropikal iklim,
  • Dünyaca ünlü Habanos puroları,
  • Tarih, devrim, vatanseverlik ile dolu, emperyalist dünyaya yarım asırdır başkaldıran asil bir halk ve herkesin tanımak istediği bir Lider,
  • Küba’nın her köşesinde hala canlı kalan ve Küba’ya gelenlerde’ de derin izler bırakan Che efsanesi,
  • Doğal güzellikleri; sahiller, vadiler, nehirler, dağlar, mağaralar, hayvanlar ve Biosfer Rezervi koruma altındaki ormanlık alanlar,
  • UNESCO tarafından koruma altına alınmış 10 şehir ve muhakkak görülmesi gereken Eski Havana ve Trinidat de Cuba,
  • Salsa müziği ve diğer yerel danslar,
  • Küba kültürüne, müziğine ve İspanyolcaya olan ilginin Küba’da tam olarak yaşanabilmesi için Küba’ya gidilir.

 Küba Seyahatine çıkmadan önce bilinmesi gerekenler

Küba, Türkiye saatine göre 7 saat geridir.

  • Resmi ve konuşulan dil İspanyolcadır.
  • Yıllık ortalama sıcaklık 28 derecedir.
  • Küba gün boyunca sıcak olduğu için yazlık kıyafetler kullanılır, fakat bazı restoran ve mekanlara gece giderken erkeklerin kot pantolon veya şort dışında kumaş pantolon ve gömlek, bayanların da şık kıyafetler giymeleri beklenir.
  • Küba’da CADECA adı verilen devlet tarafından işletin döviz bürolarında EURO bozdurmak otel resepsiyonundan daha avantajlıdır.
  • Amerikan Doları getirmeniz tavsiye edilmez, komisyonu çok yüksektir.
  • Euro’dan Peso Convertible (veya CUC )’e para bozdurmanız gereklidir. 1 € = 1.20/30 CUC
  • Turkcell veya AVEA hattınızla Türkiye ile konuşabilirsiniz ama çok pahalıdır.  (1dk  = 7 TL civarıdır)
  • Alışveriş merkezlerinde, restoranlarda ve otellerde VISA/Master Kart geçerlidir.
  • Kredi kartı kullanımlarında yüksek komisyon bedellerinden dolayı kullanmanızı tavsiye etmemekteyiz. (% 12)
  • Küba’dan Türkiye’yi sabit hatlardan aramak için +119 alan kodu kullanılmalı, Türkiye’den Havana’yı aramak için ise yerel aramalarda 00 537 alan kodu kullanılmalıdır.
  • Havana’daki havaalimanı çıkış vergisi olan 25 CUC bireysel olarak nakit ödenmelidir. Çıkışta göstermeniz için boarding kartınıza pul olarak yapıştırılır.
  • Elektrik, 110 Volt olup, genelde otellerde 220 Volt mevcuttur.
  • Faturasız puro almanızı tavsiye etmiyoruz. Ancak 2 kutu faturasız puro gümrükten geçer, fazlasına  gümrükte el koyabilirler.
  • Faturalı purolarda ise, Casa del Habano’dan veya fabrika satış dükkanlarından kişi başı 2000 €’ya kadar alışveriş yapabilirsiniz. Yüklü miktarda puro almanız durumunda Havaalanından çıkarken FATURAYI yanınızda bulundurmalısınız, muhakkak kontrol edilecektir.
  • Yanınızda dizüstü bilgisayar getirmenize gerek yoktur, çünkü kalacağınız otellerde bilgisayar ortamı ve internet mevcuttur. Yanınızda bulundurmanız durumunda seyahatiniz süresince bekleme ve aktarmalarda size gereksiz yük olacaktır.
  • Küba turizm yapmak için güvenli bir ülkedir, suç oranı çok düşüktür. Bulaşıcı hastalıklar çok ender görülür veya yoktur, çünkü Küba Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre, koruyucu hekimlikte birinci, pek çok tıp dalında da ön sıralardadır. Küba vatandaşları için sağlık hizmetleri eğitim de olduğu gibi ücretsizdir. Türkiye’nin pek çok sağlık alanında kullanılan bebek aşıları, Küba’dan temin edilmektedir.
  • İklim,  ılımlı subtropik bir iklimi vardır. Kısa kış dönemlerinde Kuzeyden gelen soğuk rüzgarla serinler, fakat bu rüzgarlar uzun süreli değildirler ve sıcaklık 20 derecenin altına düşmemektedir. Gece ve gündüz sıcaklıkları sahillerde iç kısımlara oranla daha az değişiklik gösterirler. Ülkenin doğusu, batısına kıyaslandığında daha sıcak bir iklim sergilemektedir.
  • Bitki ve Hayvanlar; Küba’da bulunan bitki örtüsü çok zengin ve çeşitlidir. Yaklaşık sekiz bin tür bulunmaktadır. Milli ağaç sayılan palmiye ağacını Küba’nın genelinde görmek mümkündür. Küba’nın özelliklerinden bir tanesi de zehirli veya insan sağlığına zarar verebilecek hayvan türlerinin olmamasıdır. Adayı çevreleyen sularda çoğu yenilebilir yaklaşık 900  balık türü yaşar.
  • Şehir turunda rahat ve eğlenceli Cocotaxileri ya da Bisitaxileri kullanabilirsiniz.

  Yiyecek, İçecek ve Alışveriş

Yiyecekler:

Bir ada ülkesi olan Küba’da denizde yaşayan ve çoğu yenebilir 900 çeşit canlı vardır. Küba’ya gelen turistler için çok çekicidir, özellikle istakoz, karides ve Pargo Balığı turistlerden tarafından en çok talep gören deniz ürünleridir. Deniz ürünlerinin bol olmasına rağmen Kübalılar bunlara  pek ilgi göstermemektedirler. Kübalıların, deniz ürünlerine nazaran daha yoğun üretilen ve daha ekonomik olması nedeniyle, tavuk adada en yaygın tüketilen yiyeceklerin başında gelir. Küba yemeklerinde genelde acı kullanılmamaktadır, yöresel yemeklerde baharat olarak soğan, sarımsak ve kimyon yoğun olarak kullanılmaktadır. Temel gıda maddeleri arasında pirinç ve fasülye bulunur, köylerde mısır unu yoğunlukla kullanılmaktadır. İspanyol mutfağı etkisi ile domuz etini yoğun olarak tüketmektedirler, özel tarih ve kutlamalarda fırında domuz yemeği yanında garnitür olarak Congri, Tamal, Avokado salatası ve kızartılmış muz tercih etmektedirler.

İçecekler

Meşrubat olarak Najita, Cachito ve Tucola adı verilen gazlı içecekler yaygındır. Küba’da bunlara Refrescos (Serinleticiler) adı verilir. Tropikal Meyve suyu olarak başta Mango olmak üzere, Guayaba, Ananas, Papaya, Guanabana ve Guarapo (Şeker Kamışı Suyu) en çok tercih edilen tatlardır. Türkler tarafından eczanelerden “kan yapan” şurup olarak alınan Malta, Küba’da soğuk içecek olarak tüketilmektedir, hatta süt ile (Leche Condesada) karıştırıldığında Kübalılar arasında en popüler içecek olarak gösterilmektedir, denemek için Plaza de Armas’da bulunan bira fabrikasına gidiniz. Sıcak içecek olarak sıcak çikolatanın yanı sıra kahveler arasında yer alan Cafe Cubita ve Cafe Serano en lezzetli olanlarıdır. Siyah çay tüketimi Küba’da çok nadir görülmektedir, genelde Küba’da soğuk algınlığı veya boğaz rahatsızlıklarını dindirmek için tedavi amacı ile kullanılmak üzere siyah çay bal ve limon ile birlikte tüketilir. Adada her yerde kokteyller bulmanız mümkündür. Özellikle beyaz şeker kamışı, ezilmiş nane, limon, 3 yıllık Havana Club romu, soda ve buzun karışımından oluşan ve Küba’dan dünyaya yayılan Mojito en ünlü kokteylidir, yanısıra Pina Colada, Cuba Libre, Daiquiri, Saoco kokteyleri Havana Club ile yapılmaktadır.   Bira olarak Havana’da, Cristal adında hafif ve Bucanero adında sert olan biralar tüketilmektedir. Lagarto, Hatuey ve Mayabe biraları ülkenin doğusunda en popüler biralardır.

 Alışveriş

Küba’ya gittiğinizde hayal kırıklığına uğramamak için alışveriş alışkanlığınız değişmeli, çünkü dünya markaları Küba’da yer almıyolar. Sosyalist Devlet halkını tüketime teşvik etmemektedir, ön planda tutulan asıl kavram üretimdir. Puro almayı düşünüyorsanız puro fabrikası olan La Casa del Habano’nun resmi satış dükkanlarını tercih etmenizi öneririz. Diğer tavsiye edebileceğimiz puro markalarıysa Cohiba, Montecristo, Partagas ve Vegas Robaina’dır. Rom meraklıları için tavsiye ettiğimiz markalar, Havana Club, Varadero, Legendario, Caney ve Rom Santiago’dur. Yıllanmış romlar sek içilir ve kokteyllerde pek kullanılmaz.   Adadan eşe dosta, hatta kendinize hediye etmek isteyeceğiniz şeylerin başında akla ilk gelenler rom ve purodur. Küba’ya özgü marketler olan Tiendas’larda, bazı ihtiyaçlarınızı karşılayacak yerli imalatı olan ürünler bulabilmeniz mümkündür. Özellikle mayo, güneş kremi, havlu, güneş gözlüğü, terlik, şort ve kısıtlı miktarda erkek ve bayan kıyafetleri bulunabilir. Yine yerli üretim olan parfümler; Mariposa, Coral Negro, Alicia Alonso gibi ve Küba’da üretilen çok değerli yaşlanmaya karşı Alicia Alonso kremleri en çok rağbet gören ürünlerdir. Müzik aletleri, el yapımı hediyelik eşyalar, müzik ve film DVD-CD’leri, turistik Küba tişörtleri almanız için Artex veya Longina dükkanlarından alınabilir, tavsiye ederiz. Küba’ya özgü eşyalar arasında tahta oymalar, yağlı boya tabloları, seramikler, nakışlar, mercan takılar ve müzik aletleri çok çeşit ve sayıda bulunuyor. Özellikle Havana’da, Obispo Caddesi adı verilen bulvardan ve Almacenes San Jose tavsiye ettiğimiz alışveriş yerleridir.

 Küba Tarihi

Küba yerlileri; Küba’nın ilk sakinleri Güney Amerika’dan adaya gelen Guanahatabey ve Siboney Yerlileriydi. Adaya daha sonra yerleşen Taino’lar (Antil Aravakları) çömlek ve alet yapımında belirli bir düzeye ulaşmış, tarımcı ve barışçıl bir halktı. İspanyolların adada ilk koloniyi kurduğu sırada çoğunluğunu Taino’ların oluşturduğu yerlilerin sayısı 80-100 bin dolayındaydı. Kristof Kolomb’un birinci yolculuğunda keşfederek (Ekim 1492) İspanyol toprağı ilan ettiği Küba’da ilk kalıcı yerleşim 1511′de kuruldu. Kolonicilerin baskı ve sömürüsü, salgın hastalıklar, açlık ve göçler Yerli nüfusun 5 bine kadar düşmesine neden olmuştu. 18. yy’ a girilirken bölgede sağlanan barış ve düzenle birlikte koloninin nüfusu 50 bin’ e ulaştı. İspanya’dan düzenli gemi seferlerinin başlaması Havana’nın ticari ve stratejik önemini artırdı. Bu arada hayvancılığın, tütün ve şekerkamışı üretiminin artırılması ve işgücü ihtiyacından dolayı Afrika’dan çok sayıda köle getirilmesi adada köklü bir değişim yarattı. Küba’da 1868 tarihinde köle ticaretinin sona ermesiyle ortaya çıkan işgücü açığını kapatmak için adaya sözleşmeli işçi olarak Çinliler getirilmeye başlandı. 19. yy’ın sonlarından itibaren İspanya’nın şeker üretimi ve ihracatı için gerekli işgücü, sermaye, makine, teknik beceri ve pazarları sağlamada yetersiz kalması Küba’yla olan siyasi ve iktisadi bağlarının giderek zayıflamasına yol açtı.

Bu ortamda ABD’li işadamları şeker üretiminde ve ticaretinde güç kazanmaya başladı. İspanyolların adada gelişen özerklik talebine ödün vermemesi ve vergileri daha da artırması, On Yıl Savaşı’nın (1868 – 1878) başlamasına neden oldu. Sonunda İspanya Zanjon Sözleşmesi’yle (1878) siyasal ve ekonomik reformlar yapmaya söz verdi. Adada sağlanan barış ortamı ekonomik bunalımın derinleşmesi yüzünden uzun süreli olamadı. 1895′te sürgündeki Kübalı şair ve gazeteci Jose Marti’nin sürgündeki siyasi örgütleri bir araya getirmesiyle gerilla taktiklerine dayanan yeni bir Bağımsızlık Savaşı başladı. Buna karşı İspanya adaya 200 bin asker çıkardı. Savaş ortamının adadaki şeker üretimini durma noktasına getirmesi üzerine ada ekonomisinde etkin durumda olan ABD’nin Havana limanında demirli “Maine” isimli Askeri Gemisi’nin batırılmasını bahane ederek İspanya’ya savaş açmasına neden oldu. Amerika’nın kendini Küba’ya müttefik gibi gösterip, Küba’nın İspanya’ya karşı Bağımsızlık Savaşı (1898) sonunda İspanyolları yenmesinin ardından, İspanya ve Amerika arasında Paris’te bir toplantı gerçekleştirildi. Maximo Gomez ve diğer Küba Generallerinin bilgisi dışında imzalanan Paris Antlaşması çerçevesinde öngörülen Küba’nın İspanya ile yaptığı bağımsızlık savaşı sonrasında, ilan ettiği bağımsızlığı, 1 Ocak 1899′da ABD işgali altında yürürlüğe girdi. Küba Devleti’nin siyasal ve ekonomik çerçevesini belirleyici önlemler alan ABD, Küba’nın iç ve dış ilişkilerinde söz sahibi olma ve Guantanamo Koyu’nda bir deniz üssü kurma hakkını aldıktan sonra birliklerini adadan çekti. (1901) İkinci ABD müdahalesinden (1909) sonra seçimleri kazanan liberallerin adayı Jose Miguel Gomez döneminde rüşvet, yolsuzluk ve sosyal adaletsizlik üzerine kurulu bir yönetim biçiminin yolunu açtı. Özellikle Afrika kökenli kübalıların siyasal haklar ve daha iyi iş olanakları için giriştiği eylemler sert biçimde bastırıldı. Gomez’le birlikte örtülü bir diktatörlüğe dönüşen cumhurbaşkanlığı çoğu kez hileli seçimler ve askeri baskı yoluyla ele geçirilen bir makam durumuna geldi.

1933′te ABD’nin desteğiyle Gerardo Machado’yu deviren Fulgencio Batista, en ünlü diktatör olarak uzun yıllar Küba yönetimine damgasını vurdu. Batista zamanında tarım ve hayvacılığın yanı sıra turizm ve kumarhane işletmeciliği de önemli bir gelir kaynağı haline geldi. Buna karşı işsizlik oranın yükselmesi, nüfusun büyük çoğunluğunun yoksulluk içinde kalması ve ekonominin giderek daha da dışa bağlanması Batista yönetimine karşı etkin bir muhalefetin doğmasına yol açtı.

Halk Devrimi ve Sonrası Küba

1950′lerde diktatörlüğü hedef alan gruplardan birine liderlik eden Fidel Castro, Moncada Kışlası’na düzenlediği başarısız bir baskından (1953) dolayı bir süre hapis yattı. Daha sonra Meksika’ya giden Fidel 1955′te 26 Temmuz Hareketi’ni başlattı. Arjantinli devrimci Ernesto Che Guevara de la Serna’nın da yer aldığı örgütün Aralık 1956′da Küba’da başlattığı Gerilla Hareketi, zamanla öteki gruplardan da destek alarak Batista’ya bağlı birliklere önemli darbeler indirdi.

1 Ocak 1959′da diktatör Fulgencio Batista’nın Küba’dan kaçmasının ardından Fidel’e bağlı bin kişilik bir kuvvetin Havana’ya girmesiyle yeni bir yönetim başladı. Küba Devrimi, Marksist-Leninist Küba iktidara geldikten sonra köklü toprak reformu gibi adımlarla geniş bir kesimin desteğini kazanan Fidel Castro, ittifak kurduğu Küba Sosyalist Halk Partisi ile birlikte yönetime ağırlığını koydu. Toprak kamulaştırmalarından zarar gören ABD şirketlerinin baskısıyla ABD yönetiminin uygulamaya başladığı iktisadi ambargo ve bunu izleyen Domuzlar Körfezi Çıkartması, Fidel’in SSCB ile yakın bir ilişkiye girerek sosyalist bir çizgiye yönelmesini hızlandırdı. Ertesi yıl Küba’ya yerleştirilen Sovyet füzeleri yüzünden patlak veren Ekim Füzeleri Krizi’nde Sovyet lideri Nikita Kruşçev’in geri adım atması Küba’nın SSCB ile olan ilişkilerini bir ölçüde bozdu. 1960′larda ABD baskısı yüzünden artan askeri harcamalar ekonomide sarsıntıya yol açtı. Aynı dönemde Küba, Latin Amerika’daki devrimci hareketlere verdiği destekten dolayı diplomatik yalnızlığa itildi. 1970′lerde ekonomide başlayan düzelme ile birlikte parti ve devlet istikrarlı bir yapıya kavuşturuldu.

Bu arada Fidel’in yönetimdeki etkinliği de pekiştirildi. 1979 – 1982 arasında Bağlantısızlar Hareketi’nin dönem başkanlığını yürüten Küba’nın SSCB ile olan ilişkileri doğrultusunda Angola ve Etiyopya’ya asker göndermesi, bağlantısız bir ülke olan Afganistan’ın SSCB tarafından işgal edilmesine tepkisiz kalması Üçüncü Dünya’da bazı tepkilerle karşılaşmasına yol açtı. 1980′de Küba Devrimi muhaliflerine ABD’ye gitme izninin verilmesinden sonra göç eden 120 bin Kübalı arasında adi suçluların ve akıl hastalarının bulunması ve ABD’nin Grenada’ya müdahalesi iki ülke arasındaki ilişkileri daha da gerginleştirdi. 1990′da Doğu Blogu’nu saran değişim dalgası siyasi olarak Küba’yı etkilemedi. Küba Sosyalizmi hız kesmeden yoluna devam etti.

 Soğuk Savaş Sonrası Küba

Soğuk Savaş sonrasında kesilen Sovyet yardımı yüzünden iktisadi bir açmaza sürüklenen Küba, tek çözüm olarak görülen turizm yatırımlarına yöneldi ve kısıtlı özel yatırımlara izin verildi. Gene bu dönemde ABD ile olan ilişkilerde kısıtlı bir iyileşme görüldü. 1990′ların sonlarından itibaren Çin Halk Cumhuriyeti ve Avrupa Birliği’ne yakınlaşan Küba, Latin Amerika’da da (özellikle Venezuela ve Bolivya) yeni müttefikler buldu. 31 Temmuz 2006′da Fidel Castro başkanlık görevlerini sağlık problemleri sebebi ile 31 Temmuz 2006 tarihinde geçici olarak kardeşi Raul Castro’ya devretti ve 24 Şubat 2008 halk oylaması sonucunda Raul Castro Başbakanlığa geçti.

Fidel Castro da Atatürk hayranı

 1961 yılında Havana’da, Dünya Barış Konseyi dönem başkanı Nazım Hikmet ile görüştükten sonra, (1967’de Bolivya’da öldürülen Che Guevara’nın sırt çantasından çıkan) Atatürk’ün “Büyük Nutuk” kitabını İspanyolcaya çevirten Kumandan Fidel Castro, (Milliyet Gazetesi’nde yayınlanan) Dursun Özden ile Havana’daki evinde yaptığı röportajda (12. 12. 1996) şöyle demişti:

“… Türk gençleri kendisine başka önder aramasın. Bizim ve öteki mazlum halkların doğal önderi ve esin kaynağı Devrimci Mustafa Kemal Atatürk’tür. O’nun yaptığı devrimleri biz o kadar kısa zamanda asla yapamazdık. O Anti-emperyalist bir halk savaşıyla Anadolu’dan düşmanları temizledi. Ve zafere ulaştı. Bize örnek oldu. Özellikle, sağdan sola doğru yazılan Arap Alfabesini, soldan sağa doğru yazılan Latin Abecesine dönüştüren Harf Devrimi, başlı başına bir mucizedir… Havana’daki Atatürk büstünün üzerinde şu söz yazılı: ‘Ya İstiklal, Ya Ölüm’  bu çok anlamlıdır… Tarihin her döneminde asla unutulmayacak büyük liderlerden biridir Atatürk, kıymetini biliniz… Ve ben İstanbul’u çok özlüyorum…”

(KUŞATILMIŞ YAZILAR / Dursun Özden, Yön Yayınları, İstanbul-2009, Sayfa:17-27 ve KÜBA UZAK DEĞİL / Dursun Özden, Belge Yayınları, 1997- İstanbul)

 Sonuç

Pek çok etkinlikte ve sohbet toplantılarında; Kemal Atatürk ile Fidel Castro ortak paydasından ve “Çağın Devrimci Önderleri” olarak söz eden Küba’nın Ankara Büyükelçisi Alberto Gonzales Casals; Türkiye-Küba dostluğunun gelişmesi için özel gayret sarf ediyor.

Yaşayan örnek tek sosyalist ülke olan Küba; nostaljik ve turizm potansiyeli bakımından gezi kültürü açısından da en çok tercih edilen ülkelerin başında geliyor. Ambargoya ve tüm olanaksızlıklara karşı onurluca direnen Küba halkı, yoksul ve mutlu olmanın sırlarını da koruya tek ülkedir. Kültür, sanat, emek onuru ve sağlık politikası açısından da önde gelen başarılı uygulamanın odağındadır Küba. Nazım Hükmet ve Atatürk sevgisiyle başlayan Küba-Türkiye dostluğu devam ediyor.  Küba- Türkiye arasında 8 saatlik zaman farkı var.  Uçakla 14 saat süren uzunca bir yol olmasına karşın; Küba uzak değil…

Kaynak: www.dursunozden.com.tr

Fotoğraflar; Dursun Özden arşivi.

 

Yoruma kapalı.

shared on wplocker.com