Soma tomaya karşı
Kömür-ün “K” sı yandı, ömür söndü
Daha on yedisinde ölümü tatmakta
Soma’da-isyandadır madenci anası
“Oğlum erken öldün-sırayı bozdun”
“Anne oğlumun adı ‘dursun’ olsun”
Dursun hiç durmasın diye-adı yaşar
Can baba-can suyun sebil-dağı aşar.
Fırat o dağı da delecekti-şirin-şiirin
Murat’ın üstüne dağ yaslandı-in in
Ferhat delikan-yıkık dağın desteği
Venüs-mavi bulutlar karardı-yağdı
Hüzmesizdi yağız atlar, ışık sağdı.
Bareti ve çizmeyi o tabuta astı-sar
Ayağı ve başı aynı kafesteydi-dar
Harman yeri tabutluk ve gömütlük
Kömürlüktü-o cehennem ateşi-kor
Kazmacı yazgısına, bir küfür bastı
Erken ölümü-kara mustafa’ya sor.
Kırkağaç-kınık-umut nöbette-sepette
Biri gelindi-biri asker-çoğu da yetim
Kör kandil-uyaklı gece, yitik zaman
Al kazmayı eline-vur katilin beline
Madenci murat, temiz ve yalçın-dı.
Düngür zamanı, tan çiçeği gökçe
Kara kalemle yazılan mektup-ay
“Kara kaş gözlerin elmas” yanay
Kara elmas alınyazısı-yüz karası
Kara bize, ak elmas size, zehirli
Ölüm bize, artı değer size – kirli
Tumba’da kavrulan nasırlı ömür
Yer çekimine inatça-ters akan su
Kanlı gözyaşı-iç yangını: kömür.
Bu toprağın altı da-üstü de kara
Talan-yer ayağımızın altında yara
Yalan-yerin yedi kat altındayız-ara
Ah! yok yere ölmek kader mi-haşa
Soma, toma ile yüzleşti ama-şu faşo.
Acı-yandı yürek-dayanıştı yüce emek
Yastadır küba-mali-kore-bartın-erfelek
Hayat denilen şu kavgada-onurlu isyan
Bu nasırlı ellerin yumruğu-havada-o an
Uğur ola kardeşim, on altı vardiyası-kan.
Toprak ananın vagonu-derin yanan nefes
Sözün bittiği son ocakta-kanayan yanık ses
301 madencinin-ilk karanlığa süzülen çığlığı:
“Seher yeli çık dağlara-güneş topla bizim için…”
Dursun Özden, 16 Mayıs 2014
www.dursunozden.com.tr