Dursun ÖZDEN (Travel Writer)
Halk Ozanı Ali Ercan’ın bağlaması eşliğinde; “Adana’ya bir kız kaçtı, gördün mü?” demeden daha, Karacaoğlan ve Dadaloğlu’nun izini sürdüm. Yaşar Kemal’in “İnce Memed” ve Orhan Kemal’in “Ekmeğimi Kazanırken” kitapları koltuğumuzda, düştüm yollara, yeniden… Bin çiçekli Toros Dağları’nı, portakal çiçeği kokulu ve nar bereketinde verimli olan Çukurova’yı ve Adana’nın sarı sıcağını soluklayan insan ve doğa manzarası, bir mıknatıs gibi bini bağrına bastı…
Pamuk ve narenciyenin ana vatanı, bereketli Çukurova (Kilikya)’nın en büyük yaşam alanı, tarih, kültür, sanat, gastronomi, tarım ve sanayi merkezi olan ve Seyhan Baraj Gölü çevresinde bu bereketli tarım alanlarında yanlış kentsel yapılaşan Adana, iç ve dış göçler sonrasında artan nüfusu yanı sıra; töre-terör, toplumsal ve sınıfsal gerginliklere ve olaylara da tanıklık etmektedir. Davul ve zurnalı düğünlerin ve “döne döne, yan yana ve yana yana” çekilen halayların ve coşkulu şölenlerin otağıdır Adana. Türk folklor kültürünün esin ve araştırma kaynağıdır Adana, Çukurova ve Toros Dağları… “Aman aman, amon, amin, amen” sözcükleri; bu topraklarda yaşamış, tüm kutsal dinlerin özetidir. Ve Amanos Dağları, Gavur Dağları, Nur Dağları, Toros Dağları ve bir barış gölü olan Akdeniz havzası tanıktır, bu kutsal yolculuğa… Anadolu coğrafyasında sözlü edebiyatın taşıyıcısı olan kutsal kam analarımız; ninni, mani, ağıt, destan, kına gecesi türküleri, bozlak, hikaye anlatıcısı ve orta oyunları, bu doğal zengin mirasın sırdaş yaşatıcıları ve taşıyıcı varlıkları olarak, hala yaşıyorlar ve bu kültürü sürdürüyorlar…
Öte yandan; Karacaoğlan ve Dadaloğlu başta olmak üzere; pek çok halk ozanına, kültür adamına, sanatçıya ve folklor araştırmacısına, sevda ve kahramanlık destancılara esin kaynağı olan Adana: Ruhi Su, Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Yılmaz Güney, Muzaffer İzgü, Ali Şen, Şener Şen, Sagıp Sabancı, Aytaş Arman, Menderes Samancılar, Mesut Mertcan, Demirtaş Ceyhun, Çetin Remzi Yüreğir, Ali Püsküllüoğlu, Abidin Dino, Yusuf Halaçoğlu, Arif Keskiner, Ferdi Tayfur, Kasım Gülek, Ali Özgentürk, Erol Büyükburç, Cenk Koray, Nuri Ayvalı, Özcan Karabulut, Çetin Yiğenoğlu, Ali Ozan Emre, Zafer Doruk, Mehmet Demirel Babacanoğlu, Hakkı Bulut, Müslüm Gürses, Nurhan Damcıoğlu, Gürsel Fırat, Betül Akdağ, Selda Kaya gibi pek çok renkli ve ünlü simaların memleketidir. Ve Adana: Altın Koza Film Festivali, Portakal Çiçeği Festivali, Çukurova Tüyap Kitap Fuarı ve 5 Ocak Adana’nın kurtuluş günü başta olmak üzere; pek çok kültür ve sanatsal etkinliklere de ev sahipliği yapmaktadır. Kentin tanıtımına büyük katkısı olan bu etkinlikler, yerli ve yabancı turistlerinde ilgi odağı olmaktadır.
Adana tarihi
Adana ve Çukurova bölgesi çok eski devirlerden beri insanların yaşadığı bir yerleşim merkezi olmuştur. Eski tarihi belgelerde “Klikya” olarak bahsedilen Çukurova’dan Boğazköy’den çıkarılan Hitit yazılı levhalarında, “Uru Adania” (Adana ülkesi) kaydı vardır.
MÖ: 1333 tarihinde Hititler, Kızzıvatna Krallığının elinde bulunan Çukurova’yı ele geçirmişlerdir. Bölge, Hititlerden sonra Asurluların, Perslerin, Makedonya Kralı İskender’in, Romalıların ve Bizanslıların eline geçmiştir.
Abbasiler devrinde bu bölge Türkleşmiş ve o günden bu yana Türkün vatanı olmuştur. Hazret-i Ömer zamanında İslam orduları Adana’ya geldiler. Abbasi devrinde, Horasan ve Türkeli’den göçen Türkmen oymakları ve beyleri bu bölgeye yerleştirildiler. Halife Harun Reşid zamanında yapılan Haruniye şehri, Türk gönüllülerinden teşekkül ettirildi. 758 tarihinde 100 bin kişilik ordu ile gelen Bizans İmparatoru bu bölgedeki Türk mücahidlerine yenilerek geri çekildi.
Bu bölgeye yerleştirilen Türkmenlerin çoğu Üçok koluna bağlı Yüregirler, Kınık, Bayındır, Salur, Çepni ve Eymür boyları ile Bozokların Bayatlar, Dögerler, Avşarlar ve Karkınlar boyları ve obaları idiler.
Yüregirlerin başında Ramazan Bey bulunuyordu. Abbasi Devleti kendi arasında bölünmeye başlayınca, bunu fırsat bilen Bizans İmparatoru 160 bin kişilik bir ordu ile bu bölgeye geldi. Müslümanların çoğunu kılıçtan geçirdi. Müslümanların bir kısmı dağlara çıktılar. Adana’da bulunan 4 bin Türk askeri şehri kuşatan 160 bin Bizans askerini yararak Tepebağ’a vardılar. Burada iki gün iki gece savaşarak hepsi şehid oldular.
Bizans’ın bu bölgeyi ikinci defa ele geçirmesi kısa sürdü. 1071 Malazgirt Zaferinden sonra Alparslan’ın oğlu Melikşah, 1084’te Çukurova’nın tamamını yeniden Türk hakimiyeti altına aldı. Maveraünnehr tarafından gelen Türkler, Çukurova’ya yerleştiler. Dağlara çıkan diğer Türk boyları şehirlere indiler. Ramazan Beyin kurduğu beylik burasını Türk yurdu yaptı. Bu bölge, Suriye’deki Selçuklu Devletinden sonra da Konya’daki Anadolu Selçuklu Devletinin toprağı oldu.
Bizanslıların emrindeki Klikya Ermenileri bir ara bu bölgeye sahib oldu. Haçlı seferleri sırasında Fransız Lusignan Hanedanlığı Ermeni Hanedanını uzaklaştırdı. Fransız Lusignan Hanedanını da kısa bir müddet sonra Türk Memlük Devleti ortadan kaldırdı. Ramazanoğulları, Haçlı ordularını ve Bizans’ın emrindeki Klikya Ermenilerini yenerek, tarihten sildiler ve 1374’de Ermenilerin çoğunluk olduğu Kozan’ı (Sis) alarak bölgede tamamen Türk hakimiyetini sağladılar.
Osmanlılar devrinde ilk olarak Yavuz Sultan Selim, 1516’da Mısır seferine giderken 1517’de Ramazanoğulları Beyliğini devletine katınca Osmanlılara geçmiştir. 1608’de Pir Mansur’un kendi isteği ile emirlikten ayrılması üzerine, Adana önce Halep Beylerbeyliğine bağlanmıştır, 1886’da ise Halep Beylerbeyliği’nden ayrılarak şehir müstakil Adana Eyaleti olmuştur.
Osmanlı Devletinin yıkılması ve tarih sahnesinden silinmesi için iç ve dış düşmanlar ve beynelmilel güçler Osmanlı Devletini Birinci Dünya Harbi’nin alevlerine kasten ittiler. Harbin neticesinde, Anadolu dahil, devlet bölünmüş ve işgal edilmişti. 18 Aralık 1918’de Fransızlar Adana’yı işgal ettiler ve kendilerine bağlı Klikya Ermeni krallığı kurmak üzere dışardan 100 bin Ermeni getirdiler. Tarihte Kaçkaç Olayı olarak bilinen, Fransızların beslediği ve kışkırttığı Ermeniler cana, mala, ırza tecavüz yaptıkları için bu insanlık dışı vahşete dayanamayan Adanalılar, Mustafa Kemal Paşa’nın saflarında, Sinan Tekelioğlu komutasında savaşan Batı Kilikyalı kadın ve erkek Yörük vatanseverlerinden oluşan, Bolkar Kuvayı Milliye Müfrezeleri, Karboğazı Baskınında; Ulukışlalı Şevki Alpagut, Müftü Bahaeddin Efendi, Yeni Adana Gazetesi sahibi Remzi Yüregir ve Pozantılı Yörük Hatice’ninde içinde olduğu, 4’ü kadın 44 kişilik Yörük Kuvayı Milliyeci süvarisi, 630 kişilik Fransız taburunu ve komutanı Binbaşı Mesnil’i esir aldılar. Bizzat Mustafa Kemal Paşa’nında katıldığı; 5 Ağustos 1920 Pozantı Kongresi kararaları ışığında, daha sonra düzenli Milli Ordu direnişi ile silaha sarılarak Toroslarda, Fransız ve Ermenilerle savaştılar. Türkleri esir edemeyeceklerini anlayan ve Milli Mücadele kahramanlarına yenilen Fransızlar, 5 Ocak 1922’de Adana’dan çekildiler. Adanalıların vatan ve istiklalleri uğruna 18 Aralık 1918, 5 Ocak 1922 arasında yaptıkları mücadele başlı başına bir kahramanlık destanıdır.
Ve 5 Ocak Adana’nın kurtuluş günü olarak, her yıl düzenli kutlanmaktadır.
Adana’da; halkın denizle buluştuğu ve altın kumsallarda tatil yaptığı yerlerin başında gelen Yumurtalık Plajı ve Karataş ilçesini gezmeyi unutmayınız. Ama Adanalıların ezici çoğunluğu yaz mevsiminde, yaylaları tercih ettiği için, ben size dağ ve yayla turizminden söz edeceğim…
Halk arasında; Toros Dağları’nın kuzeyine Urumeli, güneyine ise Seyil denmektedir. Urumeli’nden Seyil’e yolculuk başlıyor… Şiirin yol öyküsünün yazıldığı Ulukışla Öküz Mehmet Paşa Kervansarayı’nı gezdikten sonra; Şifalı Çiftehan Kaplıcaları, yeni konuklarını çağırıyor… Göçün ucu Akköprü’yü dolanıyor… Ve benim yarim, Şekerpınarı’nda sulanıyor… Adana’ya bir kız kaçtı, gördün mü? Yoleri Gezgin Derviş rehberliğinde; Adana topraklarına ayak basarken, Pozantı Eroğlu Tesislerinde Yörük ayranı esliğinde, kebap molası vermenin ve Türkü çığırmanın tam zamanı… 5 Ağustos 1920’de Pozantı Kongresi için kasabaya gelen Mustafa Kemal Atatürk’ü tren garında karşılayan, Kuvayı Milliyeci Yörüklerin torunlarıyla sohbet etmeyi unutmayınız sakın… Yolculuk başlıyor…
Adana’ya ulaşımı merak etmeyiniz… İç ve dış hatlar ile, ulusal ve uluslararası her yerden Adana’ya hava yolu ile gelebilirsiniz. Kara ve Demiryolu ile de Adana’ya ulaşmak çok kolay. İstanbul, Ankara, Konya, Niğde, Kayseri, Gaziantep Anadolu Otoyolu ile Adana çok yakındır. Toros Ekspresi ile de demiryolunda yapacağınız nostaljik yolculuk, farklı doğa ve insan manzaralarını sergilemektedir… Adana merkez ve ilçelerinde konaklayacağınız her bütçeye uygun, temiz otel ve pansiyonlar bulunmaktadır…
Adana’da Gezilip Görülecek Yerler
Adana Merkez İlçesi Seyhan, Adana’nın en kalabalık ilçesi Çukurova, Hitit ve antik çağ kalıntılarının bulunduğun Ceyhan ilçesi, Ziya Paşa Bulvarı, Varda Köprüsü manzaralı Karaisalı Kasabası, Varda Köprüsü, Seyhan Nehri, Göksu Nehri, Merkez Park, Kapıkaya Kanyonu, Yerköprü Mesire Alanı, Sabancı Merkez Camisi, Sevri Adası, Anavarza Antik Kenti, AVM Park Alanı, Tarihi Taş Köprü, Aladağlar Küp Şelalesi, Kazancılar Çarşısı, Ceyhan Nehri, Türkiye’nin en uzun köprüsü Çatalan, Tarihi İpek Yolu üzerindeki Yılan Kalesi, Adana’nın en eski Yaylası Kızıldağ, Akçatekir Yaylası, 1250’de yapılan Yağ-Eski Cami, Meydan-Aladağ Yaylası, Adana Atatürk Parkı, Adana Sinema Müzesi, Dinozor Parkı, Ramazanoğlu Medresesi, Adana Optimum AVM, Adana Ulu Camisi, M1 Adana AVM, Adanalıların Güneş-Kum-Deniz özlemini çıkardıkları Yumurtalık Plajı, Adana Arkeoloji Müzesi, Ulukışla’dan Seyhan Nehrine kadar uzanan Çakıt Çayı Vadisi, Adana Büyük Saat Kulesi, BebekliKilise, Pozantı Belemedik Vadisi ve Mesire Alanı, Karaisalı’da Dokuzoluk Kanyonu, Çoban Dede Türbesi, Bahçecik Şelalesi, Çatak yaylası, Mavi Su Akuapark, Horzum Yaylası, Karataş Plajı, Çakmak Caddesi, Zeytinbeli Plajı, Tufanbeyli’de Şar Antik Kenti, Adana Mısır Çarşısı, Akyatan Gölü, Ceyhan ilçesinde Kurtkulağı Kervansarayı, Yumurtalık Lagünü, ŞakirPaşa Konağı ve Sanat Müzesi, Ceyhan ilçesinde Tumlu Kalesi, Ayas Antik Kenti, Abidin Dino Sanat Parkı, Karataş ilçesinde Magarsus Antik Kenti, Ceyhan İncirli Plajı, Adana Atatürk Evi, Tepebağ Höyüğü, Misis Mozaik Müzesi, Sagıp Sabancı Parkı, Karataş Tabiat Parkı, Ceyhan Botaş Plajı vb. pek çok turistik yerleri gezmeniz için, en az iki haftanızı Adana’ya ayırmanız gereklidir. İsterseniz, mutlaka gezip görmeniz gerekli bazı yerler hakkında detay bilgiler vermek isterim…
Şekerpınarı ve Akköprü
Şekerpınarı ve Akköprü Pozantı’nın simgesi olarak görülebilecek önemli değerlerdir. İç Anadolu ve Çukurova arasında yolculuk yapanlar için burada serinlemek ve yemek molası vermek bir gelenek haline gelmiştir.
Şekerpınarı
Şekerpınarı, Çakıt Çayının önemli bir kısmını oluşturan güçlü bir su kaynağıdır. Dağın içinden çağlayarak çıkan kocaman nehir; sesiyle, görüntüsüyle ve serin esintisiyle ziyaretçileri büyülemektedir. Şekerpınarı’nın kaynağının hemen yakınında çeşitli firmalara ait hazır su dolum tesisleri bulunmaktadır. Su kaynağının etrafında bulunan ve etinin lezzetiyle ülke çapında ün kazanmış restoranlar yemek molasını burada vermek için iyi bir nedendir. Yine dinlenme tesislerinde bölgenin meşhur halka tatlı, taş kadayıf gibi tatlılarının sıcak ve taze olarak satıldığı işletmeler de çokça tercih edilmektedir. Şekerpınarı’nın hemen aşağısında Şapkalının Köprüsü olarak bilinen asma köprüyü geçerken ırmağı ve üzerindeki Akköprü’yü fotoğraflamanızı, köprüden geçince karşıda bulunan oluktan su içmenizi tavsiye ediyoruz.
Akköprü
Akköprü ‘nün ortaçağda yapıldığı düşünülmekle birlikte tam yapım tarihi bilinmemektedir. Abbasi halifesi Me’mun’un Bizans’a karşı yaptığı seferde buradan geçtiği yazılı kaynaklarda belirtildiğinden köprünün 833 yılından önce yapıldığı tahmin edilmektedir. Hemen yanındaki Şekerpınarı’ndan dolayı buraya Şekerpınarı Köprüsü de denilmektedir. Çukurova’dan Anadolu’ya geçiş yolu üzerinde bulunması nedeniyle 14. Yüzyılda Karamanoğulları tarafından gümrük noktası olarak kullanılmıştır. Akköprü, 83 metre uzunluğunda 5,70 metre genişliğindedir ve kemer açıklığı 10,35 metredir. Tek gözlü yapısı ve mimari tarzıyla Bosna’daki Mostar Köprüsü’ne de benzetilmektedir. Köprü sarımtırak renkli kesme taşlarla yapılmıştır. Çeşitli tarihlerde aslına uygun onarımlar geçiren ve en son 1991’deki selde büyük hasar gören Akköprü, 2000-2001 yıllarında gerçekleştirilen son restorasyonla bugünkü halini almıştır.
Pozantı Şekerpınarı ve Akköprü’ye Nasıl Gidilir?
Adana ili ile Niğde ili sınırı olan Şekerpınarı ve SAkköprü, Adana-Ankara karayolu üzerinde yer almaktadır. Pozantı İlçe merkezine uzaklığı 6 km, Adana şehir merkezine uzaklığı ise 106 km’dir. Adana’dan Şekerpınarı’na gitmek için Adana-Ankara otoyolu kullanılarak Güney Pozantı gişesinde otobandan çıkılmalı ve Niğde yönüne 5 km gidilmelidir. Otobana girilmeden eski Adana-Ankara karayolu kullanıldığında ise Pozantı’yı geçtikten sonra 5 km kuzeye ilerleyerek sonra buraya ulaşılmaktadır. Toplu taşıma ile Şekerpınarı ve Akköprü’ye gitmek isteyenler Adana’da Kanalköprü Mevkii ve Otogardan kalkan Pozantı minibüslerini kullanabilirler.
Pozantı Şekerpınarı & Akköprü Çevresinde Görülebilecek Yerler:
Gülek Kalesi
Gülek Kalesi, Akdeniz ve Ortadoğuyu İç Anadoluya bağlayan en önemli geçit olan Gülek Boğazını kontrol etmek amacıyla yapılmış bir kaledir. Anadolu’dan güneye ve güneyden Anadolu’ya gerçekleştirilen akın, savaş ve istilalarda tüm komutanlar Gülek Boğazı’nı denetim altına almayı çok önemsemiş ve burayı elinde tutanlar savaşlarda büyük avantaj elde etmişlerdir., Kilikyalılar, Asurlular, Büyük İskender, Romalılar, Bizanslılar, Haçlılar, ve Osmanlı Devleti bu geçidi elinde tutmak için büyük kaynak ve gayret sarf etmiştir. Osmanlı’ya isyan eden Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın orduları burayı ele geçirince Kütahya’ya kadar ilerlemeleri zor olmamıştır. Osmanlı döneminde Adana İli’nin önemli kaynaklarından birisi Gülek Boğazı2ndan geçenlerden alınan vergidir. Yine Hac Kafilelerinin geçiş güzergahı üzerinde olması nedeniyle Osmanlı İmparatorluğu buraya büyük önem vermiştir. Milli Mücadele döneminde de büyük rol oynayan Gülek Boğazını tutan Kuvayi Milliye Birlikleri işgalci Fransızların iç Anadolu’ya geçmesini engellemiş ve Karboğazı Savaşı’nda onları yenilgiye uğratmıştır.
Gülek Kalesi bu önemli boğazı güvende ve hâkimiyet altında tutmak için ortaçağda inşa edildiği düşünülmektedir. Muhkem mevkilerdeki bir çok kale gibi burayı da ele geçirenler kendi tarzlarında yeni düzenleme ve iskan faaliyetleri gerçekleştirmiştir.
Kalenin girişi surlarının da güçlü olduğu güney tarafındadır. Gülek Boğazına bakan sarp kayalar üzerindeki kuzey kısmı doğal olarak korunaklı olduğu için tüm güçlendirme faaliyetleri güney cephesi üzerinde yoğunlaşmıştır. Kalenin doğusunda bir de sarnıç yer almaktadır.
Gülek Kalesi Uçurumu
Gülek Kalesi tarihi ve jeopolitik öneminin yanı sıra yakın zamanda fotoğrafçılık açısından önemli hale gelmiştir. Fotoğraf severler tarafından burada çekilen uçurum manzara zamanla sosyal medyada yayılmış, ulusal basın ve haberlere bile konu olmuştur.
Gülek Kalesi’nin hemen kuzeyinde yer alan burun şeklinde ileri çıkık bir kaya bu konuda çok büyük rol oynamıştır. Fotoğraf doğru açıdan çekildiğinde, 500 metre aşağıdaki Gülek Boğazı ve Adana-Ankara Otoyolu ile birlikte kayanın üzerindeki kişi uçurum kenarında gibi durmaktadır. Bu çekimin hilesini bilmeyenlerce adrenalin ve heyecanın doruk yaptığı fotoğrafa bakmak bile insanı heyecanlandırmaktadır. Kayanın hemen 3 metre altında toprak Zemin yer almasına rağmen bir fotoğraf hilesi gibi düşünülerek zemini göstermeyen bir açıdan fotoğrafı çekmek burayı uluslararası bir üne kavuşturmuştur. Burada çekilen fotoğrafları sosyal medyada paylaşmak için gelen ziyaretçiler kaya önünde sıra oluşturmaktadır.
Gülek kalesi, uçurum manzarası dışında da Orta Toros Dağlarını ve Adana-Ankara Otoyolunu tepeden gören manzarasıyla da çok etkileyicidir. Ziyaretçilere tavsiyemiz kalenin özellikle kuzey kısmında manzarayı seyretmek için zaman ayırmaları ve yol planını buna göre yapmalarıdır.
Gülek Kalesi Nerededir?
Gülek Kalesi Mersin’in Tarsus İlçesi Gülek Mahallesi sınırlarında yer almaktadır. Gülek Kalesi’nin Tarsus’a uzaklığı 52 km, Mersin’e uzaklığı 86 km’dir.
Mersin’den Gülek Kalesi’ne gitmek için gişelerden Erdemli-Adana Otoyoluna girmeli ve doğu yönünde ilerlemeli, Tarsus’u geçtikten sonra otobanda kuzeye Ankara yönüne dönmeli ve burada ilerledikten sonra Çamalan Çıkışı’nda otobandan çıkmalısınız. Otobandan çıktıktan sonra Adana-Aksaray yolu boyunca Pozantı yönünde 6 km ilerledikten sonra sağda yer alan Gülek Kalesi tabelasının yönlendirmelerini takip ederek yaklaşık 4 km daha ilerlediğinizde Gülek Kalesi’ne ulaşmış olacaksınız.
Gülek Kalesi’ne toplu taşıma ile ulaşım imkanı bulunmamaktadır. Adana ve Mersin’in doğa ve gezi kulüpleri belli dönemlerde Gülek Kalesi’ne gezi ve doğa yürüyüşü etkinlikleri düzenlemektedir. Sosyal medyadan bu etkinlikleri takip ederek Gülek Kalesi’ne rehber eşliğinde ve diğer doğa severlerle birlikte gezebilirsiniz.
Gülek Kalesi Çevresinde Görülebilecek Yerler: Şekerpınar ve Akköprü: 39 km, Karasu Kanyonu ve Şelalesi: 35 km, Belemedik: Tabiat Parkı: 43 km, Kadıncık Vadisi ve Papazın Bahçesi: 57 km.
Kızıldağ Yaylası
Karaisalı ilçe sınırlarında bulunan Kızıldağ Yaylası, Adana’nın ve Karaisalı’nın en eski yaylalarından birisidir. Kızıldağ Yaylası, Ramazanoğulları Beyliği döneminde de Adana halkının yazın konaklamak için kullandığı bir bölgedir. Öyle ki Ramazanoğulları Beyliği hükümet binası, yine onlar tarafından yaptırılan Piri Halil Bey Camii burada yer almaktadır. Eski devirlerde tüm Adana’nın yaz döneminde buraya göç ettiği, hatta mahkumlar ve gardiyanlar dahil tüm halkın yaz dönemini burada geçirdiği bilinmektedir. 630 yıllık geçmişi bulunan geleneksel Karakucak Güreşleri de her yıl ağustos aylarında burada gerçekleştirilmektedir.
Çam, ardıç, ladin köknar ve katran ağaçlarından oluşan zengin bitki örtüsünün yanı sıra kurt, vaşak, dağ keçisi, kartal, şahin ve keklik gibi hayvanların da bulunduğu Kızıldağ Yaylası, vahşi yaşam açısından zengin bir doğaya sahiptir.
Ayrıca bazıları tarihi niteliğe sahip çeşme ve pınarlarından akan buz gibi suyu ile piknik için de tercih edilmektedir. Yazın Adana’da sıcaktan iştahı kapanan insanlar, buz gibi havası meşhur kasapları, lokanta ve tatlıcıları ile yeme-içme için de burayı tercih etmektedir.
Kızıldağ Yaylası Hava Durumu
Kızıldağ Yaylası’nın hava durumu olarak yüksek rakımda yer alması ve nem oranının düşüklüğü sayesinde yaz aylarında Adana şehir merkezinden 10 derece daha serin olduğunu söylemek mümkündür.
Kızıldağ yaylası kışın ise Adanalıların kar deneyimi yaşamak için tercih ettiği önemli yerlerden birisidir. Kışın Kızıldağ’a gitmeden önce orada daimi ikamet eden kasap vb. esnafa telefonla ulaşılarak karın mevcudiyetinin öğrenilerek gidilmesi yerinde olacaktır.
Kızıldağ Yaylası Rakım Bilgileri
Kızıldağ Yaylası, Karaisalı ve Adana’nın yüksek rakımlı yaylalarından birisidir. Yerleşim yerlerinin rakımı 1550 metreden başlayarak 1700 metreye kadar değişmektedir.
Yayla Nerededir ve Nasıl Gidilir?
Kızıldağ Yaylası’nın Adana merkezine uzaklığı 78 km, Karaisalı’ya uzaklığı ise 28 km’dir. Kızıldağ Yaylası’na gitmek için iki yol mevcuttur. Bunlardan geniş ve düzgün olan ve daha çok tercih edileni Karaisalı İlçesi üzerinden gitmektir. Adana’dan giderken Karaisalı İlçe Merkezi’ne varmadan petrolün olduğu göbekten sağa dönerek Kutlu Aktaş Bulvarı üzerinden 2 km ilerledikten sonra hafif sola yönelerek tabelaları takip etmek gerekir.
Adana’dan Kızıldağ yaylasına nasıl gidilir sorusunun ikinci alternatifi ise Pozantı ilçe merkezine ulaştıktan sonra Gökbez Köyü yolu üzerinden Armutoluğu Yaylasını da geçerek herhangi bir yöne sapmadan 30 km ilerlemektir. Bu seçenekin Pozantı’ya kadar olan kısmı otoban olup, sonrası ise virajlı ve dar yollardan oluşmaktadır. Manzarası çok güzel olan bu yol, acelesi olmayanlar veya Pozantı yakınından Kızıldağ’a ulaşmak isteyenler tarafından tercih edilmelidir.
Kızıldağ Yaylasına yaz aylarında Adana Merkez Kanalköprü mevkisi ve Karaisalı ilçe merkeziden düzenli olarak minibüsle toplu taşıma imkanı bulunmaktadır.
Kızıldağ Yaylası Çevresinde Görülebilecek Yerler: Körkün Kanyonu:24 km, Dokuzoluk: 33,5 km, Şekerpınarı ve Akköprü: 32,8 km.
Belemedik
Belemedik Adana’nın Pozantı İlçesinde, Çakıt Çayı boyunca yeşil doğası, yaban hayatı, demiryolu ve tünelleri, Alman kalıntıları ile dikkat çeken etkileyici bir turistik değerdir. Çakıt Irmağıyla, sonbaharda sarının en güzelini sunan dev çınarlarıyla ve onlara inat hep yeşil kalan çam ağaçlarıyla, ahşap ve taş binalarıyla çok şey vadeder ziyaretçilere Belemedik.
Belemedik Vadisi
Belemedik Vadisi olarak da bilinen vadi aslında Seyhan Nehri’nin önemli bir kolu olan Çakıt Çayı’nın ilk kaynağı; Ulukışla’nın Beyağıl Köyü Öz mevkisinden başlayarak (Çakıt 1), kendi cazibesinde, Bolkar Dağları arasından akarken, oluşturduğu vadidir. Buraya ulaşırken Pozantı’dan güneye yöneldiğinizde, Çakıt Çayı ve 38 Toros Dağı Tüneli bulunan demiryolundan ve karayolundan ilerlersiniz. Yer yer sarp kayalar ve uçurumlar arasından akan Çakıt Çayı boyunca, çam ve çınar ağaçları mevsime göre, yeşil ve sarı enstantaneler sunmaktadır. Çakıt Deresi çevresindeki verimli bahçeler ve bağlar, yöre halkının önemli gelir kaynağıdır.
Belemedik Vadisi üzerinde önemli bir nokta Alman Pınarı mesire alanı olarak bilinen, bir mağaranın içinden berrak ve buz gibi suyun çıktığı yerdir. Burada asma köprü ile karşıya geçilebilmekte ve bu pınarın çevresinde piknik yapılabilmektedir.
Çakıt Vadisi’nde 1900 yılına dek Karapınar adlı küçük bir yerleşim bulunmaktayken, birden burası dev bir şantiyeye dönüşür. Almanlar da Torosları aşmak için en uygun yer olarak burayı görmüştür. Çakıt Çayı, milyonlarca yıl dağları aşındırarak kolaylaştırmıştır işlerini ne de olsa. Avrupalıların gerisinde kalan Osmanlı Devleti onları yakalamak adına çok büyük bir proje olan Bağdat Demiryolu için Almanya ve Karayolu içinde İngiltere ile anlaşmıştır. Osmanlı bu hat için tüm olanakları seferber etmiş, halife unvanı da kullanılarak Hindistan’dan bile yardım toplanmıştır. İnşaat aşamasında Haydarpaşa’dan Konya Ereğli’ye kadar çok hızlı ilerleyen Almanlar Toroslar engelinde uzun yıllar duracak ve kilometrelerce uzunlukta tüneller, günümüzde bile insanı etkileyen Varda köprüsü gibi eserler inşa edeceklerdir. Uzun yıllar kalacakları bu bölgede Belemedik adını verdikleri muazzam bir kasaba kuracaklardır.
Belemedik isminin nereden geldiğinin hikâyesi de ilginçtir. Bağdat Demiryolu inşaatı sırasında zorlu Toros tünellerini açmak için tünelin ortasında birleşmek üzere her iki taraftan çalışan ekipler bazen karşılaşmayınca birbirlerine “Bilemedik” derler ve zamanla bu isim Belemedik’e dönüşür.
25 yıl öncesine kadar tren dışında ulaşım imkânı çok sınırlı olan kasabaya, Pozantı üzerinden Çakıt ırmağı ve demiryoluna paralel bir karayolu inşa edilmiş ve bu 4 mevsimde ayrı ayrı güzellikler sunan kasaba bölge halkının ziyaretine açılmıştır.
Dila Hanım dizisinin bazı sahneleri için bu şirin kulübe inşa edilmiş ve Belemedik’e ayrı bir hava katmıştır. Yine “James Bond Skyfall” filminin tren üzerindeki dövüş sahnelerinin bir kısmı da Belemedik’te çekilmiştir.
Belemedik Tabiat Parkı
Tescilli Tabiat Parkı olarak ilan edilen Belemedik, yaban hayatı yönünden oldukça zengindir. Belemedik’te yaban keçisi, yaban domuzu ve yırtıcı kuşlar gözlemlenebilir. Ayrıca dağlarda bu hayvanların yanı sıra çakal, kurt, tilki, porsuk, vaşak, kirpi, kokarca, yarasa gibi hayvanlara ve şahin, kartal, doğan, akbaba, karga ve delice gibi kuşlara rastlamak mümkündür.
Bitki örtüsü açısından da olukça zengin olan bu alanda çam türlerinin yanı sıra özellikle Çakıt Çayı boyunca çınar ağaçları ve otsu bitkiler ile mantar türleri görülebilmektedir. Belemedik ’in en merkezi yerinde bulunan anıt çınar ise asırlara meydan okumaktadır.
Belemedik Piknik Alanı
Belemedik, piknik açısından temiz havası, yeşil doğası ve belediye tarafından sağlanan altyapı imkânlarıyla oldukça iyi bir seçenektir. Özellikle yaz aylarında Adana’nın sıcağından uzaklaşmak için piknikçiler tarafından tercih edilmektedir.
Burada piknik masaları, mangal alanları, otopark, mescit, çeşme tuvalet gibi tüm altyapı imkânları mevcuttur. Yine anıt çınarın hemen yanında Pozantı Belediyesi tarafından işletilen restoran serpme kahvaltı ve ızgara çeşitleri ile hizmet vermektedir.
Yakın zamanda belediye tarafından hizmete açılan ve yörenin dokusuyla uyumlu bungalov evlerde konaklanabileceği gibi, meydandaki kamp alanı da çadır veya karavanla konaklayacaklar için güzel bir alternatiftir.
Belemedik’te doğa ve outdoor aktiviteleri açısından da zengindir. Burada bisiklet kiralama imkânı bulunmaktadır. Yine yürüyüş yolları ile dağ yürüyüşü seven kişilerce tercih edilmektedir. Ayrıca Çakıt kıyısında olta balıkçılığı ve kayalık alanlarda kaya tırmanışı burada gerçekleştirilebilecek aktiviteler arasındadır.
Özellikle ortalama kondisyona sahip her doğa severe Belemedik-Kuşçular köyü arasındaki 16 km’lik etabı tamamlamalarını tavsiye ediyoruz. Burada bir kaç km ilerledikten sonra Almanlara ait hastane vb. binaların bulunduğu kalıntılara; yine daha da ilerlendiğinde Çakıt vadisi boyunca eşsiz manzaralara ve yöre halkı tarafından Taşdurmaz olarak bilinen karayolu tüneline rastlayacaksınız. Taşdurmaz etabı doğa yürüyüşçülerinin yanı sıra bisiklet, motor ve arazi aracı kullananlar arasında da çok popülerdir.
Belemedik’e kışın en soğuk günlerinde yılda ortalama bir defa kar yağmaktadır. Kar fotoğrafı çekmek ve kar deneyimi yaşamak isteyenler açısından da Belemedik tercih edilmektedir.
Belemedik’e Nasıl Gidilir?
Belemedik, Pozantı’ya 12 km, Adana’ya ise karayoluyla 110 km, demiryolu ile 90 km uzaklıkta yer almaktadır. Adana şehir merkezinden Belemedik’e ulaşmak için kara ve demir yolu alternatifleri mevcuttur.
Adana’dan Belemedik’e karayolu ile gitmek için Adana-Ankara otobanına girilerek Güney Pozantı gişesinde otobandan çıkılmalı daha sonra çıkışın hemen yakınında yer alan Belemedik tabelasının yönlendirmesiyle Çakıt Çayı ve demir yoluna paralel olarak güney yönünde ilerlenmelidir.
Adana’dan Belemedik’e tren yolu ile ulaşmak için her sabah 07:45’te Adana Garı’ndan hareket eden Toros Ekspresi tercih edilebilir. Çok keyifli bir yolculukla Haçkırı İstasyonu’ndan sonra Belemedik İstasyonu’nda inilerek buraya ulaşılabilir. Tren seyahati ile Belemedik’e gidecek yolculara özellikle sağ pencere tarafındaki koltukları tercih etmelerini öneriyoruz. Böylece Haçkırı İstasyonun’dan sonra Belemedik’e kadar tüneller arasında şahane Çakıt Vadisi ve uçurum manzaralarını göreceksiniz.
Adana’dan Belemedik’e toplu taşıma ile ulaşmak için Kanalköprü mevkiinden ve otogardan hareket eden Adana-Pozantı minibüsleri ile Pozantı’ya ulaşılabilir. Buradan sonra özel araçla veya keyifli bir doğa yürüyüşü ile Belemedik’e ulaşılabilir.
Adana ve Mersin’den turizm acenteleri ve gezi kulüpleri tarafından Belemedik’e özellikle sonbaharda günübirlik geziler düzenlenmektedir. Belemedik’in tadını diğer doğa severlerle birlikte doyasıya çıkarmak isteyenler bu etkinlikleri sosyal medyadan takip edebilir.
Belemedik’e gelipte, Karaisalı’da bulunan ve Almanlar tarafından yapılan tarihi demiryolu köprüsü olan VARDA TAŞ KÖPRÜSÜ’nü mutlaka görünüz. Özellikle üzerinde tren geçer iken görüntülemeyi unutmayınız.
Gülek Kalesi
Gülek Kalesi, Akdeniz ve Ortadoğuyu İç Anadoluya bağlayan en önemli geçit olan Gülek Boğazını kontrol etmek amacıyla yapılmış bir kaledir. Anadolu’dan güneye ve güneyden Anadolu’ya gerçekleştirilen akın, savaş ve istilalarda tüm komutanlar Gülek Boğazı’nı denetim altına almayı çok önemsemiş ve burayı elinde tutanlar savaşlarda büyük avantaj elde etmişlerdir., Kilikyalılar, Asurlular, Büyük İskender, Romalılar, Bizanslılar, Haçlılar, ve Osmanlı Devleti bu geçidi elinde tutmak için büyük kaynak ve gayret sarf etmiştir. Osmanlı’ya isyan eden Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın orduları burayı ele geçirince Kütahya’ya kadar ilerlemeleri zor olmamıştır. Osmanlı döneminde Adana İli’nin önemli kaynaklarından birisi Gülek Boğazı’ndan geçenlerden alınan vergidir. Yine Hac Kafilelerinin geçiş güzergahı üzerinde olması nedeniyle Osmanlı İmparatorluğu buraya büyük önem vermiştir. Milli Mücadele döneminde de büyük rol oynayan Gülek Boğazını tutan Kuvayi Milliye Birlikleri, işgalci Fransızların iç Anadolu’ya geçmesini engellemiş ve Karboğazı Baskını Savaşı’nda onları yenilgiye uğratmıştır.
Gülek Kalesi bu önemli boğazı güvende ve hâkimiyet altında tutmak için ortaçağda inşa edildiği düşünülmektedir. Muhkem mevkilerdeki bir çok kale gibi burayı da ele geçirenler kendi tarzlarında yeni düzenleme ve iskan faaliyetleri gerçekleştirmiştir.
Kalenin girişi surlarının da güçlü olduğu güney tarafındadır. Gülek Boğazına bakan sarp kayalar üzerindeki kuzey kısmı doğal olarak korunaklı olduğu için tüm güçlendirme faaliyetleri güney cephesi üzerinde yoğunlaşmıştır. Kalenin doğusunda bir de sarnıç yer almaktadır.
Gülek Kalesi Uçurumu
Gülek Kalesi tarihi ve jeopolitik öneminin yanı sıra yakın zamanda fotoğrafçılık açısından önemli hale gelmiştir. Fotoğraf severler tarafından burada çekilen uçurum manzara zamanla sosyal medyada yayılmış, ulusal basın ve haberlere bile konu olmuştur.
Gülek Kalesi’nin hemen kuzeyinde yer alan burun şeklinde ileri çıkık bir kaya bu konuda çok büyük rol oynamıştır. Fotoğraf doğru açıdan çekildiğinde 500 metre aşağıdaki Gülek Boğazı ve Adana-Ankara Otoyolu ile birlikte kayanın üzerindeki kişi uçurum kenarında gibi durmaktadır. Bu çekimin hilesini bilmeyenlerce adrenalin ve heyecanın doruk yaptığı fotoğrafa bakmak bile insanı heyecanlandırmaktadır. Kayanın hemen 3 metre altında toprak Zemin yer almasına rağmen bir fotoğraf hilesi gibi düşünülerek zemini göstermeyen bir açıdan fotoğrafı çekmek burayı uluslararası bir üne kavuşturmuştur. Burada çekilen fotoğrafları sosyal medyada paylaşmak için gelen ziyaretçiler kaya önünde sıra oluşturmaktadır.
Gülek Kalesi, uçurum manzarası dışında da Orta Toros Dağlarını ve Adana-Ankara Otoyolunu tepeden gören manzarasıyla da çok etkileyicidir. Ziyaretçilere tavsiyemiz kalenin özellikle kuzey kısmında manzarayı seyretmek için zaman ayırmaları ve yol planını buna göre yapmalarıdır.
Kale’ye Nasıl Gidilir?
Gülek Kalesi Mersin’in Tarsus İlçesi Gülek Mahallesi sınırlarında yer almaktadır. Gülek Kalesi’nin Tarsus’a uzaklığı 52 km, Mersin’e uzaklığı 86 km’dir.
Mersin’den Gülek Kalesi’ne gitmek için gişelerden Erdemli-Adana Otoyoluna girmeli ve doğu yönünde ilerlemeli, Tarsus’u geçtikten sonra otobanda kuzeye Ankara yönüne dönmeli ve burada ilerledikten sonra Çamalan Çıkışı’nda otobandan çıkmalısınız. Otobandan çıktıktan sonra Adana-Aksaray yolu boyunca Pozantı yönünde 6 km ilerledikten sonra sağda yer alan Gülek Kalesi tabelasının yönlendirmelerini takip ederek yaklaşık 4 km daha ilerlediğinizde Gülek Kalesi’ne ulaşmış olacaksınız.
Gülek Kalesi’ne toplu taşıma ile ulaşım imkanı bulunmamaktadır. Adana ve Mersin’in doğa ve gezi kulüpleri belli dönemlerde Gülek Kalesi’ne gezi ve doğa yürüyüşü etkinlikleri düzenlemektedir. Sosyal medyadan bu etkinlikleri takip ederek Gülek Kalesi’ne rehber eşliğinde ve diğer doğa severlerle birlikte gezebilirsiniz.
Gülek Kalesi Çevresinde Görülebilecek Yerler: Şekerpınar ve Akköprü: 39 km, Karasu Kanyonu ve Şelalesi: 35 km, Belemedik: Tabiat Parkı: 43 km, Kadıncık Vadisi ve Papazın Bahçesi: 57 km.
Karasu Kanyonu
Karasu Kanyonu, Tarsus’ta Kadıncık Çayı üzerinde yer alan eşsiz bir doğa harikasıdır. Boğazpınar Köyü’nün yakınında bulunması nedeniyle buraya Boğazpınar Kanyonu da denilmektedir. Kanyonun derinliği yer yer 150 metreyi bulmaktadır. Kanyon içinde birçok noktada su pınarları bulunmaktadır Yüzmek isteyenler için ise akarsu boyunca derinliği yer yer 3,5 metreyi bulan doğal göletler vardır. Kanyonda su geçişleri çoğu yerde bel seviyesinde olup orta zorlukta bir parkurdur. Burada su geçişi ve doğa yürüyüşü yapanlar genelde eski değirmen mevkiinden akarsu yürüyüşüne başlar ve 3 km akarsu boyunca ilerleyerek Karasu Şelalesi’ne ulaşırlar. Buradan da tekrar Boğazpınar Köyü’ne çıkılarak yürüyüş tamamlanmaktadır. Kanyon, bazı yerlerde güneşi sadece öğle vakitlerinde almaktadır.
Karasu Şelalesi
Karasu şelalesi, aynı adlı kanyonun içinde pınar sularının patlamasıyla oluşan eşsiz bir güzelliktir. Dağın içinden bir nehir çıktığını görüp ürperir insan. Sitemizde de bolca fotoğrafı olan bu güzellik suyun da buz gibi olmasını sağlamıştır. Şelale etrafındaki çınar ağaçları ve diğer bitkiler ve iyice daralan kanyon gökyüzünü görmenizi engeller. Bambaşka bir dünyaya geldiğinizi gerçek dünyadan çok uzaklaştığınızı hissedersiniz.
Karasu Kanyonu, Mersin’in Tarsus İlçesi Boğazpınar Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Tarsus’a uzaklığı 57 km, Mersin’e uzaklığı ise 85 km’dir. Karasu Kanyonu’na gitmek için öncelikle Boğazpınar Köyü’ne ulaşmak gerekir. Boğazpınar Köyü’ne gitmek için ise iki alternatif bulunmaktadır. Birincisi Tarsus-Çamlıyayla yolu üzerinden diğer ise eski Adana-Ankara yolu üzerinden Çamlıyayla tabelasının yönlendirmesi doğrultusunda ilerlemektir ve Boğazpınar Köyü tabelalarını takip etmektir.
Boğazpınar Köyü’ne ulaşıldıktan sonra buradaki köylüler Karasu kanyonu ve şelalesine ulaşım konusunda yardımcı olacaktır. Araçla Boğazpınar Köyü’ne kadar gidilebilmektedir. Sonrasında yürümek gerekmektedir. Ancak bu yürüyüşün tamamı şahane manzaralar eşliğinde keyifli bir yolculuk olacaktır.
Adana ve Mersin’deki doğa ve gezi kulüpleri yaz mevsiminde her hafta Karasu Kanyonu’na doğa yürüyüşü etkinliği düzenlemektedir. Sosyal medya üzerinden bu etkinlikleri takip ederek Karasu Kanyonu’nun tadını rehber ve diğer doğa severler eşliğinde çıkarabilirsiniz.
Karasu Kanyonu’na gitmek için en güzel zaman temmuz ayından başlayarak kasıma kadar olan dönemdir. Zira özellikle ilkbahar döneminde suyun debisinin çok yüksek olduğu ve kanyon boyunca ilerlemenin zor olacağı belirtilmektedir.
Namrun Kalesi
Namrun Kalesi, Sinap Kalesi ile birlikte İç Anadolu’dan Akdeniz’e geçişleri kontrol eden,orta çağda savunma amaçlı inşa edilmiş önemli bir kaledir. Bölgeye hakim ve 3 vadiyi birden gören bir tepe üzerine inşa edilmiştir. Sinap Kalesi ile haberleşme amaçlı olarak birbirlerini gören kalelerdir. Kalenin inşaatında kesme taş kullanılmıştır. Kale, sırasıyla Bizans, Ermeni Krallığı, Anadolu Selçuklu Devleti, Karamanoğulları Beyliği ve Osmanlı egemenliği geçirmiştir.
Yaklaşık 400 basamak tırmanarak çıkılan kalenin sunduğu manzara çıkarken yaşanan tüm zahmeti unutturacak güzelliktedir. Kaleye çıktığınızda neden tam olarak bu tepeye yapıldığını siz de anlayacaksınız. Tüm bölgeye tepeden bakmak hissini yaşamak için, tarihe meraklı olan ve olmayan herkesin bu kaleye çıkmasını öneriyoruz.
Kale’ye Nasıl Gidilir?
Namrun Kalesi, Mersin’in Çamlıyayla İlçesi merkezinde yer almaktadır. Mersin’e uzaklığı 80 km’dir. Mersin’den Namrun Kalesi’ne özel aracınızla gitmek için en kısa yol Mersin-Adana karayolu (D400) veya otobandan Tarsus İlçe merkezine ulaştıktan sonra buradaki tabelaların da yönlendirmesiyle ilçenin kuzeyinden Çamlıyayla yolunu takip etmektir.
Adana’dan Namrun Kalesi’ne ulaşmak içinse iki alternatif bulunmaktadır. Birincisi Tarsus İlçe merkezine ulaşarak buradan kuzeye yönelmek ve Çamlıyayla yolunu izlemektir. İkinci alternatifse otobandan Ankara yönünde ilerleyerek Çamalan gişelerinde otobandan çıkmak ve buradaki tabelaların da yönlendirmesiyle batı yönünde ilerleyerek Çamlıyayla’ya ulaşmaktır. Bu yol üzerindeki Kadıncık Barajı manzarası etkileyicidir.
Namrun Kalesi’ne toplu taşıma ile ulaşmak için Tarsus’tan kalkan Çamlıyayla minibüsleri kullanılmalıdır.
Namrun Kalesi’ne giriş ücretsizdir. Namrun Kalesi’ni gezeceklere öğleden sonra saatlerini tercih etmelerini öneriyoruz. Böylece manzaranın tadını güzel bir ışıkta çıkarabilirsiniz.
Kadıncık Vadisi ve Papazın Bahçesi
Mersin’in önemli doğal güzelliklerinden Papazın Bahçesi ve Kadıncık Vadisi Milli Parkı Yaban Hayatı Koruma sahası olarak tescillenmiştir. Doğası, yabani hayvan ve bitki çeşitliliğiyle doğa severlerin yanı sıra pınarları ve tesisleriyle piknik severler için de önereceğimiz noktalardır.
Papazın Bahçesi
Papazın Bahçesi, Mersin Kadıncık Vadisi Milli Parkı içinde yer alan en özel noktalardan birisidir. 1. Dünya Savaşı döneminde burada yaşayan papaz Joseph’den dolayı bu şekilde anılmaktadır. Burası Papazın bağı olarak da bilinmektedir. Kendisinin mezarının da burada bulunduğu ve bir sel esnasında kaybolduğu söylenmektedir. Ayrıca yaşadığı evin kalıntıları da burada yer almaktadır.
Papazın Bahçesi, Mersin ve Tarsus halkının piknik için tercih ettiği bölgelerdendir. Çeşitli yerlerden kaynayan pınarları, asırlık çınar ağaçları, pınarların Kadıncık Irmağı’na dökülürken oluşturdukları şelale burayı ayrıcalıklı bir doğa harikası yapmıştır. Burada alabalık havuzları ve satış noktası da bulunmaktadır. Piknik için masalar, mangal noktaları ve tuvalet mevcuttur. Burada piknik yapmak ücretsizdir. Kamp yapmak ise Milli Parklar Müdürlüğü tarafından her yıl güncellenen bir ücrete tabidir.
Kadıncık Vadisi Milli Parkı
Kadıncık Vadisi Yaban Hayatı Geliştirme Sahası, biyolojik çeşitlilik açısından bölgenin ve ülkemizin en önemli bölgelerinden birisidir. İsmini buradan doğarak Kadıncık Barajı’na dökülen ve daha güneyde Cehennem Deresi ile birleşerek Berdan Çayını oluşturan Kadıncık Çayı’ndan almıştır.
Burada çınar, ladin, sandal ardıç ağaçlarının yanı sıra yaban keçisi, vaşak, kurt, kartal gibi yabani hayvanlar da bulunmaktadır. Bu hayvan çeşitliliği ve belli noktalara kurulmuş teleskoplar sayesinde burası yaban yaşam gözlemciliği ve doğa fotoğrafçıları için önemli bir alandır. Yine kelebek çeşitliliği de burayı meraklıları için tercih edilen bir nokta yapmaktadır. Ayrıca kırmızı benekli alabalık da buraya özgü bir tür olup, burada yetiştirilmektedir.
Milli Parklar Müdürlüğü’nden izin alınarak dağ bisikleti, doğa yürüyüşü gibi aktiviteler de yapılabilmektedir.
Kadıncık Vadisi’ni özel kılan bir başka değeri de Ana Ardıç’tır. Tabiat anıtı olarak tescillenen bu ağaç 1107 yaşında olup, Bizans, Selçuklu, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti dönemlerini yaşamıştır. 3,5 metre çapındaki ağacın etrafını 10 kişinin saramadığı bilinmektedir.
Papazın Bahçesi Nerededir ve Nasıl Gidilir?
Kadıncık Vadisi Milli Parkı’nın Mersin’e uzaklığı 84 km Çamlıyayla İlçe Merkezi’ne uzaklığı 13 km’dir. Tarsus üzerinden Çamlıyayla’ya gidilirken Fakılar Mevkii’nden sağa dönülerek stabilize bir yoldan buraya ulaşılmaktadır. Buraya toplu taşıma ile ulaşım imkanı bulunmamaktadır.
Özellikle bahar ve yaz aylarında Adana ve Mersin’de bulunan doğa, gezi ve fotoğrafçılık kulüpleri tarafından buraya günübirlik gezi ve etkinlikler düzenlemektedir. Sosyal medya üzerinden takip edilebilecek bu etkinliklere katılarak da Kadıncık vadisi ve Papazın Bahçesi’ne gidilebilir.
Adana Şırdanı Nedir, Nasıl Yapılır?
Genel olarak Anadolu ve Akdeniz mutfak kültürü; özel olarakta, Adana yemek ve
içeceklerinin, damak tadımızdaki yeri başkadır. Bu tesbitimde, Türk mutfağı yanı sıra; Addeniz, Mezopotamya, Arap ve Yörük yemek kültürününde etkisi vardır. Öteki yiyecek ve içeceklere haksızlık etmeden; ben yalnızca, Adana Şirdanı ve Adana Kebabı yanı sıra; Toros Dağları ve Çukurova’nın şifalı içeceği Kozalak Şurubundan söz edeceğim şimdilik… Mumbar Dolması ya da Şirdan yerken, yanında Adana’nın meşhur acılı Şalgam suyunu içmeyi unutmayınız…
Şırdan, hayvanın midesinin bir bölümüdür. Aynı zamanda sakatat yemeklerinden mumbar ve kokoreç gibi, Adana’da sıkça tüketilen ve Adana’nın yöresel nitelikteki yiyeceğidir. Şırdan olarak anılsa da asıl adı: Şırdan dolmasıdır.
Şırdan Nedir?
Görüntüsü ereksiyon halindeki erkeklik organına benzediği için itici gelen ama yine sırf bu nedenden ötürü afrodizyak etkileri olduğu düşünülen bir çeşit sakatat yemeğidir.
Sakatat yemeği olmasının nedeni, geviş getiren hayvanlarda sindirilmiş besinlerin bir kez daha mide suyuyla sindirildiği dört bölümlü midenin dördüncü bölümüne verilen isimden gelmesi ve içerisinin çeşitli baharat ve pirinçle doldurularak dolma haline getirilmesi ile yapılır.
Geviş getiren hayvanlarda midenin bölümleri şu sırayla gider; işkembe, borkenek, kırkbayır ve tabii ki şırdan. İşte şırdan bu son aşamayı temsil eder.
Şırdan, midenin bir bölümüdür.
Aynı zamanda sakatat yemeklerinden mumbar ve kokoreç gibi, Adana’da sıkça tüketilen ve Adana’nın yöresel nitelikteki yiyeceğidir. Şırdan olarak anılsa da asıl adı; şırdan dolmasıdır. Bu dolma hazırlanırken genelikle kuzunun şırdanı tercih edilir. Şırdan, Adana’da, “adana kebap” ve “şalgam” kadar yaygın olan bir yiyecek olmasına rağmen Adana dışında pek bilinmeyen bir yiyecektir.
Şırdan Hayvanın Neresinden Yapılır?
Koyunun 4 midesinden biri olan şırdanın temizlenip, içine baharatlı pirinç doldurulup, dikilip pişirilmesiyle hazırlanır. Yenirken üzerine tuzlu kimyon ve pul biber serpilir. Şırdancılık Adana’da neredeyse başlı başına bir sektördür. Adana’da kesilen koyunların şırdan ihtiyacını karşılamadığı için başka şehirlerden çiğ şırdan getirtilmektedir. Yaz veya kış fark etmez, her köşebaşında bir şırdancı mutlaka vardır.
Şırdan Nasıl Yapılır?
Şırdan Dolması Tarifi İçin Malzemeler
4 adet şirdan
3 su bardağı pirinç
3 adet soğan
1 yemek kaşığı biber salçası
2 çay kaşığı tuz
2 çay kaşığı karabiber
2 çay kaşığı kimyon
2 çay kaşığı kırmızı pul biber.
Şırdan Dolması Tarifi
İçi temizlenmiş şırdanların önce her iki yüzü de soğuk suyla, sonra sıcak suyla defalarca yıkanır. İyice temizlendikten sonra bir kaç saat tuzlu ve limonlu suda bekletilir ve yeniden yıkanır.
Soğanlar küçük küçük doğranır. Pirinç ve diğer malzemeler eklenerek karıştırılır.
Malzemeler, şırdanlara el yordamıyla doldurulur. Bütün şırdanlar doldurulduktan sonra tencereye yerleştirilir. 60 dakika pişirilir, üzerine bolca kimyon dökülerek servis edilir. Afiyet olsun.
Ancak Şırdanın, işkembeden sonra bu denli meşhur olmasının nedeni elbette bu muzip görüntüsünün yanı sıra lezzeti. Genelde içine İşkembe Dolması ile aynı malzemeler doldurulur; pirinç, kıyma, soğan ve baharat. Sonra da her dolmaya yapıldığı gibi suda haşlanır… Ancak garip görüntüsü nedeniyle iç dolgusu da farklı sanılır. Geniş kısmının altı kalınca bir iple dikilir ve böylece iç dolgusunun dışarı taşması engellenir.
Özellikle Adanalılar tarafından sahiplenilmiş bu özel sakatat yemeğini İstanbul’da sayılı yerde bulabilirsiniz.
Tescilli Adana Kebabının Sırrı Nedir?
Evde Adana kebap nasıl yapılır malzemeleri nelerdir? En lezzetli Adana kebap evde fırında, tepside, mangalda nasıl yapılır? Evde fırında Adana kebap yapılışı ile gerçek Adana kebap tarifi olur mu? Ev Yapımı Adana kebabı nasıl yapılır? Hakiki Adana kebap hayvanın neresinden yapılır? Kıyma kebabının içine ne konur? Adana kebap harcı nasıl hazırlanır? Adana kebabı en güzel nasıl saplanır? Adana kebap lavaşı nasıldır? Adana şiş kebabı nasıl servis edilir? İşte acısız veya acılı ev yapımı adana kebap tarifi resimli anlatımı:
Evde Adana Kebap Malzemeleri Nelerdir?
Yarım kg kıyma (mümkünse tek çekilmiş koyun but ve kaburga eti)
İki tane yeşilbiber
İki tane salçalık kırmızıbiber
Bir tatlı kaşığı silme tuz
Bir yemek kaşığı acı biber salçası
İstenirse 150 gr taze kuzu kuyruk yağı (etle birlikte kıyılır)
İstenirse bir çay kaşığı acı toz biber (veya Kahramanmaraş kırmızı pul biberi)
Bir yemek kaşığı sıvı yağ ve yassı şişler.
Şişte Adana Kıyma Kebabı Nasıl Yapılır?
Evde Adana kebap harcı nasıl yapılır? Adana kebabı içi nasıl hazırlanır? Biberlerin iç kısımları temizlenerek ince ince kıyılır. İkiye bölünüp çekirdekleri çıkarılıp ince doğranmış biberler, kıyma, salça ve sıvı yağ birlikte iyice yoğrulur. En son tuz ilave edilerek yoğurma muamelesi tamamlanır. Streç ile üzeri örtülerek bir-iki saat buzdolabında bekletilir. İstenirse bir gece önceden hazırlayıp dinlenme süresi uzatılabilir. Adana kebap şişten düşmemesi için kıyma kebabı şişe nasıl saplanır?: Dinlenmiş köfte harcından limondan daha büyük parçalar kopartılarak elde bir miktar yoğrulur. Islatılan yassı tahta şişlere takılır. Bu esnada el hafifçe ıslatılır, bastırılıp sıvazlanmak suretiyle düzgün bir şekil verilerek yassı şişe yapışması sağlanır. Metal şiş kullanmak durumunda olanların şişleri, harcın yapışması için soğuk olmak zorundadır. Yemek saati yaklaşıncaya kadar bu durumda bekletilir. Adana kebap fırında kaç dakikada pişer? Fırına ve kebabın büyüklüğüne göre değişebilse de fırında Adana kebabı için; 190 derecede, 20-25 dakika yeterli olabilir. Fırında adana nasıl yapılır? derken, yağlı kağıtta Adana hazırlanabilir. Evde adana kebap tarifi fırında kolay bir şekilde yapılabilir. Fırını olmayan bazı öğrenci evlerinde tost makinesinde Adana Kebap yapıldığı da vakidir. Pratik Adana şiş kebap yanına salata konularak servis edilir. Soğan, domates ve salatalık küp küp doğranır. Kıyılmış maydanoz ilave edilerek salata elde edilir. Evde yapılan sıcak EV YAPIMI KOLAY MAYALI LAVAŞların üzerine kebaplar şişlerinden çıkartılarak yerleştirilir. Yerel olarak yanında mangalda pişen yeşil biber ve domates, şalgam suyu, sumaklı soğan, yeşil limon, nane, tere, turp ile servis edilir. Adana kebap bir dürüm kebap tarifi olduğundan dürüm olarak da sunulabilir. Adana kebap dürüm nasıl sarılır? İç malzeme için piyazlık doğranmış soğan, kıyılmış maydanoz, tuz ve pul biberi karıştırılır. Adana dürümü lavaş ekmeğine sarılır ve üzerine soğanlı harçtan konulur.
Adana kebabı evde nasıl yapılır?
İftar menüsünde kebap isteyenler için Adana kebap ramazanda da tercih edilebilecek bir yemektir. İnsanımız ideal malzeme ve pişirme alt yapısı olmadan gerçek Adana kebap tarifi evde ne kadar yapılabilecekse o gayreti gösterme azmindedir. Pratik olması için mangal ızgara yerine bu şekilde pişirildiğinde oluşan hafif kabuk lezzete ciddi zarar vermez. Evde adana kebap yapmak istendiğinde sık sık çevirerek pişirmek suretiyle elektrikli ızgarada Adana Kebap lezzetine yaklaşılabilir. Kurban Bayramı, Adana Kebabı ve Et Dinlendirme: Adana kebabı pişirmenin püf noktalarından biri etin dinlenmiş olmasıdır. Kurban eti ilk kesildiğinde kanlı olduğundan yapılacak kebap sert ve lezzetsiz olacaktır. Kanlarından arınması için serin ortamda asılı olarak bekletilmesi gerekir. Lakin bir tepsi veya kapta bekletilmek yerine asılı bırakılmalıdır ki etin sinirleri daha kolay temizlensin. Etin asılı bekletilebileceği sanayi tipi buzdolabı bulunmayacağından et bir süre temiz bir yerde asılı beklettikten sonra dolapta bir gün dinlendirilir. Adana Kebabı kıyması da kuyruk yağıyla beraber aslen zırh denilen satıra benzer keskin bir bıçakla kıyılır. Evde adana kebap yapımı püf noktası olarak daha kaliteli ve tane tane kıyma için kuyruk ve et ya zırhla veya çift bıçakla el kıyması olarak çekilir. Çünkü kıyma makinesi, sıkıştırıp ezdiği için etin hücre yapısını bozar, suyunun kaybolmasına yol açar. Bununla beraber satır kıyma bulamayanlar, kalın delikli makinede bir defa çekilmiş kıymayı da kullanabilir. Bununla beraber, yöresel kebaplar arasında diğer lezzetli bir kebap olan Tarsus Kebabı‘nın Adana kebabından farkı ise hazırlanışında kuru soğan kullanılmasıdır.
Kuyruk Yağsız Adana Kebap Nasıl Yapılır?
Yukarıdaki evde adana kebap yapımı tarifi kuyruk yağı ilave edilmeden yapılabilir. Yağlı koyun kıyma, pul biber, kırmızı toz biber, tuz sadeliğinde de yapılabilir. Telafi için soğan sarımsak asla konulmaz.
Kendi ellerinizle özenerek ve zevkle yaptığınız, acılı ya da acısız Adana Kebabını iştahla yemek için kaşık, çatal ve bıçak kullanmayanız. Tertemiz yıkadığınız elinizle, lavaşla yemenin tadına doyum olmaz. Bol yeşilli organik sebzelerin, turşunun ve salatanın yanında, soğuk Yörük ayranı ya da Pozantı Şalgamı içebilirsiniz. Üstüne de kaymaklı ya da dondurmalı, fıstıklı ya da cevizli tatlı yemeği unutmayınız. Elbette şifalı meyan kökü şerbeti ve sağlıklı-uzun yaşamanın mucizesi olan; Niğde-Ulukışla’nın Darboğaz Köyü’nde, Bolkar yaylalarında üretilen Kozalak Şurubu içmeyi de asla unutmayınız.
Şifa Kaynağı Kozalak Şurubu
Kuzey-Güney Toros Dağları ve Adana’nın Pozantı ilçesi ormanlık alanlarında; Bolkar Dağı yaylalarındaki ormanlık bölgelerede yetişen çam kozalaklarından elde edilen, bu benzersiz şifa kaynağı bitki ve ömür uzattığı söylenen, halk tarafından da binlerce yıldır kullanılan bu şerbetten bir kaşık bile olsa içmelisiniz. Anadolu’nun güneyinde bir güvenlik kuşağı gibi uzanan ve bir sıra dağ silsilesi olan, Toros Dağları ormanlarını yurt tutan; Sarıkeçili ve Karakeçili Türkmen Yörük göçerlerden ve çobanlardan edinilen bilgilerin ışığında; şimdilerde ise daha profesyonelce üretilen bu kozalak şurubunun, günde sadece bir çay kaşığı kadar tüketilmesi bile yeterlidir. Hastalıklardan koruyup vücuda direnç veren doğal bir ilaçtır. Çam kozalağı balı, reçeli ve şurubu ülkemizde ve dünyada sevilerek tüketilen ürünlerdir. Tatlı ihtiyacımızı karşılar, belli başlı tariflerde kullanılabilir. Güzelliğe ve sağlığa katkısı büyüktür. Çam kozalağı şurubu, anti-viral, anti-mikrobiyal, anti-paraziter ve güçlü bir antioksidandır. Aynı zamanda bağışıklık sistemini de güçlendirir. Organik marketler, bazı büyük marketler, aktarlardan temin edilebilen kozalak şurubu şeker içermesi dışında ciddi bir sağlık riski içermemektedir. Kozalak şurubu faydaları, zararları, özellikleri ve kullanım şekliyle ilgili detayları…
Kozalak şurubu, çam kozalaklarının kaynatılması ile elde edilen sağlıklı ve yararlı bir içecektir. Bazı yörelerde kozalak reçeli olarak bilinir. Dinlendirici özelliği olan kozalak şurubu zihne, ruha ve bedene çok iyi gelir. Enfeksiyon ve iltihap gibi durumlarda bu besinden faydalanabilirsiniz. Saçları nemlendirir, onarır ve uzatır. Saç maskelerinde sıkça kullanılır. İşte, kozalak şurubu faydaları:
- Solunum rahatsızlıklarının en doğal şifalı ilacıdır. Çam havası koklamak gibi kozalağından elde edilen özel şurubu içmek de solunum sağlığına iyi gelir.
- Sigara içenlerde akciğerleri temizler. Nefes almayı kolaylaştırır.
- Sayısız mineral içerir ve vücudu güçlendirir.
- Çam kozalağı yağı saça ve cilde sürüldüğünde, saçları uzatır, besler ve canlılık verir.
- Metabolizma sorunlarını yok eder.
- Kokusu ile enerji ve dinginlik verir.
- Hastalıklara yakalanmayı önler.
- Kan dolaşımını sağlar, kalp hastalıklarından korur.
- Doku hasarını onarır.
- Ağız ve diş sağlığını destekler.
- Yara ve tahrişleri iyileştirir.
- Mikrop ve bakterileri öldürür.
Kozalak Şurubu Nasıl Tüketilir? Nerelerde Kullanılır?
Kozalak şurubunun yararlarını görmek adına düzenli olarak günde bir tatlı kaşığı tüketmeniz önemlidir. Geceleri ortaya çıkan öksürük veya nefes darlığı gibi bir şikayetiniz varsa, yatmadan 2 saat önce 1 tatlı kaşığı kozalak şurubundan tüketebilirsiniz. Tüketildikten 30 dakika sonrasına kadar su içilmelidir. Bu şurubu 1 yaşın üzerindeki çocuklarınıza verebilirsiniz. Diş çürüklerini önler, ağız içi yaralarını geçirir. Direkt ağız bölgesine uygulanabilir.
20-25 adet kozalağı bir gece suda bekletip ertesi gün süzüp kaynatın. 3 saat kaynadıktan sonra üzerine 4 bardak şeker ekleyin ve kısık ateşte reçel gibi pişirin. Limon suyunu ilave ederek altını kapatın. İşte şurubun hazırlanışı bu kadar basit… Yarasın ve şifalar olsun…
Bu ince püf noktasını da bilin istedim. Adana gezimiz burada sonlandı. Bir başka gezimizde birlikte olmak dileğiyle… Gadasına gurban olduğum canlar, yarasın gardaş… Tescilli Adana Kebabı başta olmak üzere; Adana yemek kültürünün ardından, Anadolu mutfağının başka zengin damak tadlarının leziz yemeklerini yemek için, Yoleri Gezgin Derviş’in rehberliğinde, yollardayız yeniden… Yolunuz ve bahtınız açık olsun…
Kaynak: İstiklalsiz Din Olmaz / Dursun Özden / Günce Kitap-Dağıtım
Anadolu Su Medeniyeti / TRT Belgesel Kanal / Yönetmen: Dursun Özden.