Ege’de bir turizm cenneti Alaçatı (İç gezi)

D17A5D64C89D-1

Çatkapı ALAÇATI’da çimme zamanı

İzmir’in Çeşme ilçesine bağlı şirin ve cennet Alaçatı Beldesi Turizm Derneği’nin çağrılısı olarak gittiğim Ege’nin bu şirin köşesinde, yel değirmenleriyle dans ettim. Işığın, gölgenin ve taşların  gizemli kuytusunda, bir sörfün kanatlarına tutunup, rüzgar gülleriyle semah dönmenin ayrıcalığını yaşadım… Birbirinden güzel, genç ve candan bayan işletmecilerin gülen yüzlerinde Türk konukseverliğinin inceliğine tanık oldum. Uykuyu unutan Turizm ve Kültür Bakanı Ertuğrul Günay ve çağdaş-girişimci turizmcilerinin aydınlık geleceğimize olan umut dolu atılımları;

beni oldukça heyecanlandırdı. Farkın farkına vardım. Kendi evime girer gibi, kapı tokmaklarına vurarak çatkapı Alaçatı’nın oya gibi işlemeli taş evlerine girdim. Alaçatı mucizesini keşfettim. Alternatif turizmin 3 haline öncülük eden göçmen kuşların yuvalarındaki “Korumacı Turizm” potansiyeli; sivil toplum kuruluşları ile “Kentsel Sit Alanı”nda kararlı girişimci yerel yönetim anlayışının, ortak çözüm üreten “Çevreci” ve Doğa Dostu” uygulamaları, tüm ülke turizm anlayışı için örnek teşkil ediyor

.
“Üç” rakamı, sanki Alaçatı için özel bir anlam kazanmış. “Markalaşma sürecinde üç yıl” gibi kısa sürede, Akdeniz turizminde bir cazibe merkezi olan Alaçatı, huzur ve sükunetin otağı ya da geleceğin dantel gibi örüldüğü, sanat ve kültürün zirveye eriştiği bir cennet köşesi. Yeni konuklarına tepeden bakan eski taş yel değirmenleri ile Türkiye’nin ilk rüzgar enerji santrallerini besleyen ve “Yenilenebilir Yükselen Yıldız” olarak tanımlanan 49 adet rüzgar gülü Alaçatı’ya başka bir güzellik ve zenginlik katmaktadır.

Alaçatı Turizm Derneği yöneticisi Zeynep Özdil ve Mehmet Çelik’in verdiği bilgilere göre; “3 S Turizmi” (güneş, deniz, kum) yerine, “3 E Turizmi” (çevre, eğitim, hoş zaman) alternatif olarak yaşatılıyor. “3 A Turizmi” (coğrafi konum, doğa, insan etiği) onların potansiyel ilkeleri. “3 H Turizmi” (doğa, tarih, sosyal doku) ise, Alaçatılı genç otelcileri farklı kılıyor.

Dünyanın en yoğun faydalı rüzgar akımında ikinci olan bu bölgede, ayrıca sörf için yılın 330 günü olanaklı, aynı zamanda su sporları merkezi ve turkuaz mavisi plajları ile de seçkin bir kıyı bandı bulunan Alaçatı, uluslar arası su sporları yarışlarına da ev sahipliği yapmaktadır.

Çeşme’nin suyu kurudu, yaşam Alaçatı’da…
Yarımada’da önemli bir nüfus yoğunlu bulunan Çeşme’de başlayan su sıkıntısı, çok yıldızlı ve çok katlı otellerin çevreyi kirletmesi, doğaya ve tarihi dokuya olan saygısız ve yağmacı yapılaşma sonucu; çevreye saygılı yeni ve alternatif turizm merkezi durumuna gelen Alaçatı, bölgenin gelişen yaşamsal gözdesi durumunda…

“Yerel yönetim anlayışımızla, çevreye ve insana olan saygımızla bir dünya markası olacağız…” diyen, 9 bin nüfuslu Alaçatı’nın çalışkan, çağdaş, çılgın, genç ve yakışıklı Belediye Başkanı; beldesinin çıkarları için tüm zorluklara dalıp çıkıyor. Alaçatı halkının çoğunluğu, Balkan ülkelerinden gelen yurttaşlarımızdan oluşuyor. Onlar, sevdikleri başkanlarının yanında, komşularıyla birlikte yaşama kültürünü; bir taş ustası ya da   yontu sanatçısı titizliğinde örüyor ve koruyorlar. Komşu Sakız Adası halkı ile de dostluk ve barış içinde yaşamanın örneğini sergiliyorlar.

En yenisi 100 yıllık olan Alaçatı taş evleri ve 6-16 yataklı küçük taş oteller(35 adet) birer sanat evi gibi dolup taşıyor. İşletmecilerin her biri, sanatçı titizliğinde çalışıyor. Uluslar arası üne sahip ve can yoldaşı köpeğiyle dans eden Zeynep Özdil, sirtaki ve tavernanın adresi-lavantacı sardunya güzeli Öyküm’ün babası Mehmet Çelik, nur yüzlü ve zeytin gözlü sörfçü İlknur İçingir, buz mavisi bakışlı Gülay hanım, yüzünden tebessüm eksilmeyen Nilüfer Erkin ve öteki küçük otelci dostlar; tüm güzellikleri ve konukseverlikleriyle turistlere, halka, çevreye ve belediye başkanına yardımcı olmanın mutluluğunu yaşıyorlar. Onların çiçekli konaklarından ve içsel dünyalarından şavkıyan sevi yumağı pozitif enerji, sizi sarmalar ve esin kaynağı olarak; yalın, süssüz, lirik, temiz ve bir o kadar da duygulu ve imge yüklü şiir demeti gibi yüreğinizi kuşatır. Kuşatmaz; sakız ve dondurmalı muhallebi gibi damağınıza zeytin, tütün ve lavanta kokusu olarak siner…

“Allaha çok şükür ki Atatürkçüyüz…” diyen ve İzmir Cumhuriyet Yürüyüşü’ne ay yıldızlı bayrağı ile katılan, 84 yaşındaki Selanik mübadili Hacı Hüseyin Koç’la; asırlık sakız ağası gölgesinde, çiçekleri ve meyveleri arasında, Öztürkçe konuşarak yapacağınız dost söyleşi, bir başka güzellik olarak belleğinizde hep kalacaktır.

Bölgenin en eski Türk köyü olan Karaköy’de tek başına yaşayan Muhtar Ali’nin evinde kahvaltı etmenin tadını unutamayacaksınız. Otlu ve zeytinyağlı Alaçatı yemeklerini, sakız tatlısını ve balığını yemeden, bir de Alaçatı şarabı içmeden dönmeyin… Akşamları Kemal Paşa Caddesi ve taş döşemeli dar sokakları süsleyen renkli ve iki katlı taş dükkanların arkasındaki özgün mimarisi ve çiçeklerle dolu balkonu, mavi boyalı kapı ve penceresi ile dikkati çeken tarihi taş evlerin önünden geçerken, sizi buyur eden halkın güler yüzlü davranışına şaşırmayın. Meydan kahvesinde kadın erkek birlikte Aziz Nesin sohbeti yaparken (Aziz Nesin burada ölmüştü), yan masada Sözcü  Gazetesi okuyan başörtülü yaşlı bayanın bilgeliğine diyecek yok…

Sizi yeniden Alaçatı’ya getirecek pek çok neden var…
Başta, konuksever ve çağdaş insanlarının güler yüzü ve sevgi dolu davranışları. Mavi mavi, pırıl pırıl, kıpır kıpır, efil efil ve ak pak esen yel; yelle barışık deniz, denizle koyun koyuna konuşan sörf, çeliğe su verip körüğü ve ateşi harlamak yerine, elmasa kafa tutan taş, edilgen ve uysallaşıp Alaçatılılara otağ olmuş. Düşmana inat meltem, lodos ve poyrazla dost olmuşlar. Güneşi ve dolunayı ardına alıp, yıldızlarla dansa durmuş yıldız gülleri. Rüzgar gülleri, zirik eder gibi hep dönüp durmaktalar. Döne döne, yan yana ve yana yana içsel dünyalarında, sevgiye odaklanarak dans etmekteler. Onlara eşlik eden altın yeleli yılkı alaca atlar, Alaçatılılar gibi özgürlüğe koşmaktalar. “Emanet Çeyiz” i saklayanların söylediği “Gönlüm Ege’de kaldı” şarkısı bitmeden ya da Ege Denizi kararmadan ve dağlar uykuya dalmadan, Alaçatı’da gün doğar…

Alaçatı halkı; hakları, özgürlükleri ve sorumluluklarının bilincinde, çağdaş yurttaş olmanın onurunu yaşıyor. Işık, deniz, gölge ve taşların gizemli kuytusunda yeni dostlarını ve konuklarını bekleyerek…

Çatkapı girebileceğiniz, dost kapınız Alaçatı; sağlıklı, özgürce, güvenli, mutluluk ve huzur içinde yaşamı yaşamak için, siz yeni konuklarını bekliyor…

Alaçatı Şiir Akşamları’nda buluşmak dileğiyle…

ozdendursun@gmail.com

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Required fields are marked *

*

shared on wplocker.com