ESKİŞEHİR (Odunpazarı)-(İç gezi)

Birlikte Yaşamanın Yeni Adı: ESKİŞEHİR (Odunpazarı)

Dursun ÖZDEN (Gezi Yazarı-Şair-Belgeselci)

Eskişehir Hakkında Genel Bilgiler:

Bir çağdaş-marka kent ve Anadolu Medeniyeti Müzesi olan Eskişehir (Odunpazarı) gezim sürüyor… 

Bilirsiniz insanın doğasında vardır, güven içinde barış ve huzuru farklı yerlerde aramak. Bazen tarihi geçmişimizde arar, bazende çok uzaklardaki yerlere bakarız. Aslında çok uzaklarda aradığımız, çok yakınımızdadır. Yanı başımızda, tarihle iç içe geçmiş bir şehir olan Eskişehir’de buluruz kendimizi. Eskişehir’in yazılı tarihi; Sümerler, Hititler, Frigler, Persler, Doğu Romalılar, Bizanslar, Selçuklular, Osmanlılar ve Türkiye Cumhuriyeti izleri bulunmaktadır. Eskişehir, bu kültürlere ev sahipliği yapmıştır. Bu bölgede büyük savaşlar yaşanmıştır. Eskişehir, Kurtuluş Savaşımızda büyük rol oynamıştır. Ve Büyük Kumandan ve Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk bu nedenle; Eskişehir hakkında övgüyle söz etmektedir. Elbette; Anadolu’nun ve Eskişehir’in simgesi olan Bahar kızın sevgilisi Yunus Emre’nin şu özlü dizeleri ile gezime başlamak istiyorum: “Sevgimiz sebildir /  Gelin tanış olalım / İşi kolay kılalım / Sevelim, sevilelim / Dünya kimseye kalmaz…”

Eskişehir, Orta-Batı Anadolu’da, Türkiye‘nin şirin bir ili ve en kalabalık yirmi beşinci şehridir. Ayrıca nüfus bakımından Ankara, Konya, Kayseri‘den sonra, İç Anadolu bölgesinin en büyük 4. ilidir. 1993 yılında çıkarılan kanunla Büyükşehir Belediyesi olmuştur. Nüfusu: 2021 yılı TÜİK istatistiklerine göre 898.369’dur.  

Pek çok şiire ve sevda öyküsüne, duygu yüklü şarkılara ve kahramanlık destanlarına esin kaynağı olan Eskişehir; içinde su akan-ortasından Porsuk Çayı geçen, adı eski olsada yeni ve çağdaş bir şehirdir. Eskişehir’de Osmangazi Üniversitesi, Eskişehir Teknik Üniversitesi ve Anadolu Üniversitesinin bulunması nedeniyle, bir öğrenci kenti görünümündedir. Bir öğrenci kenti olan Eskişehir, yurt ve evde konaklama, eğlence yerleri bakımından sorunu olmayan ve güvenli bir kent olması ile de dikkat çekmektedir. Farklı bölgelerden iç ve dış göç almasına karşın, gelen insanların hemşehrilik gibi guruplaşmaların olmadığı; sosyal, etnik ayrışmaların yapılmadığı ve kente gelenlerin yerli halkla kaynaşıp, asimile olduğu, bu anlamda sorunsuz ve güvenli bir yaşam kenti olarak dikkat çeken Eskişehir-Odunpazarı; üniversite, yerel yönetim, kent konseyi gibi sivil yapılanmaların ve çağdaş kent kültürünün soluklandığı bir marka kent olarak cazibe merkezi olmaktadır… Anadolu Üniversitesi eski Rektörü ve Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen ve Odunpazarı Belediye Başkanı Av. Kazım Kurt gibi halkın sevdiği yerel yöneticilerin ileri bakışı ve çağdaş vizyonlarıda bu kentin; yaşanılır ve güvenli olmasında büyük neden olduğu gerçeğini vurgulamaktadır elbette…

Uzun yıllar sonra Eskişehir’e yeniden gelme olanakı buldum. Anadolu Üniversitesi, Basın ve Halkla İlişkiler Bölümü mezunu olmam yanı sıra; Anadolu Üniversitesi Turizm İşletme Bölüm Başkanı Prof Dr. İrfan Arıkan hocanın davetlisi olarak, yıllar önce bir kaç kez konferans için gelmiştim, bu şirin ve kültür yuvası kente… Şimdi ise, “İleri Demokrasi için varız” diyen Odunpazarı Kent Konseyi Başkanı İsmail Kumru ve “Odunpazarı birlikte güzel” diyen Odunpazarı Belediye Başkanı Av. Kazım Kurt’un çağrılısı olarak; “Bilinmeyen Yönleriyle Nazım Hikmet ve Kemal Atatürk” başlıklı sunum yapmak için, Eskişehir’e davet edildim. Rehber arkadaşım Zekiye Özal ile yaptığım kent gezim, oldukça verimli geçti. Eskişehir’i yurt tutan hemşehrilerim ve kitap sever dostlarla sohbetim, çok güzeldi. Katkı sağlayan tüm dostlara ve beni bu güzel kent ve insanlarla tanıştıran rehber arkadaşıma, ayrıca teşekkür ederim…

Eskişehir mutfak Kültürü oldukça zengindir. Buraya yerleşen Kazan ve Kırım Tatar halkın yanı sıra; Balkan mübadillerin ve Ege-Anadolu yemek kültürünün ortak paydasıdır, Eskişehir mutfak kültürü. Özellikle; Met helvası, nuga helvası, haşhaşlı çörek, Kalabak suyu ve çibörek ile meşhurdur. Ayrıca balaban kebabıda, Eskişehir mutfağında önemli bir yer almaktadır. 

İşlenebilir lületaşı, Türkiye’de yalnızca Eskişehir’de çıkarıldığı için, Eskişehir taşı olarak bilinir.Türkiye’de Eskişehir ve Sivrihisar dolaylarında yetişen bir çoban köpeği cinsi olan akbaş da şehre ait önemli değerlerdendir.Sanat kurumları ve tesisleri ile kültür ve sanatta gelişmiş bir şehirdir. Anadolu Üniversitesi ve Büyükşehir Belediyesi bünyesinde iki adet senfoni orkestrası bulunmaktadır. Ayrıca her yıl düzenlenen Uluslararası Eskişehir Festivali ile şehirde müzik, tiyatro, resim, edebiyat ve sinema dallarında sergiler ve gösteriler yapılmaktadır. 

Eskişehir günümüze kadar değişik uygarlıklar altında varlığını sürdürmüştür. Üzerinde kurulan medeniyetlerden bazıları: Hitit, Frigya, Bizans, Anadolu Selçukluları ve Osmanlı İmparatorluğu‘dur.

Türk Silahlı Kuvvetleri Hava Kuvvetleri Komutanlığı‘na bağlı Muharip Hava Kuvveti, Hava Füze Savunma Komutanlığı, 1. Hava İkmal ve Bakım Merkez Komutanlığı ve 1. Ana Jet Üs Komutanlığı‘da Eskişehir’de bulunmaktadır. Ayrıca hem askeri, hem de sivil havaalanıHasan Polatkan Havalimanı bulunmaktadır.

Eskişehir, 2013 yılında Türk Dünyası Kültür Başkenti ve UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Başkentliği unvanlarını taşımaktadır.

Türk Hava Yolları‘nın Airbus A330-200 tipi uçağı, TC-JNG’de ‘Eskişehir’ adını taşımaktadır. Eskişehir, İç Anadolu Bölgesi’nin kuzeybatısında yer almaktadır. İl merkezinin kuzeyinde Mihalgazi ve Sarıcakaya, doğusunda Alpu ve Ankara, güneyinde Mahmudiye, Seyitgazi ve Afyon, batısında ise İnönü ve Kütahya sınırları ile çevrilidir.

Kökeni

Şehir, Antik ve Orta çağlarda Yunanca Dorylaion, Latince Dorylaeum ismi ile tanınan bir kenttir. Yıkık ve terkedilmiş olan DorylaionŞarhöyük‘ün yakınında, harabenin güneyinde kalan bölgede yeni bir yerleşim oluşmuştur. W.M Ramsay’ın bildirdiğine göre, büyük olasılıkla Dorylaion harabelerine Eskişehir adı verilmiş ve bu ad o zamandan günümüze ulaşmıştır.

Tarihçe

MÖ 14. yüzyılda Hititler, Eskişehir merkezli büyük bir devlet kurmuşlardır.Eskişehir’in stratejik önemi ve yeri dolayısıyla, Hititler döneminde Eti‘lik (Beylik) olduğu görülmektedir.MÖ 12. yüzyılda Anadolu’ya giren Frigler, Anadolu’ya yayılmış ve Dorylaion adı ile bölgeye yerleşmiştir.Friglerden sonra bölgeye Lidyalılar, daha sonra da Persler hakimiyeti altına almıştır. MÖ 4. yüzyılda Makedon Kral İskender’in eline geçen Eskişehir, İskender’in ölüm tarihi olan MÖ 323 yılına kadar İskender’in İmparatorluğu altında kalmıştır. MÖ 2. yüzyılda Roma İmparatorluğu kontrolüne geçen bölge, Roma’nın ikiye ayrılmasına kadar, Roma İmparatorluğu’nun ayrıldıktan sonra da Bizans hakimiyetinde kalmıştır.

Selçuklular dönemi

Yeniden Bizans egemenliğine giren Dorylaion, 1074’te Selçukluların eline geçti. Şehir Anadolu Selçukluları zamanında, Selçuklular ile Haçlılar arasında yapılan savaşlara sahne olmuştur. Bu zamanda şehrin adı “Sultanönü” olarak anılmaktadır. Şehir içinde Selçuklu Hanedanına ait pek çok eser vardır.

Osmanlı dönemi

1289’da Anadolu Selçukluları Eskişehir’i Osman Gazi‘ye verdi. Orhan Gazi döneminde Karamanlıların eline geçen Eskişehir’i, I. Murad yeniden Osmanlı topraklarına kattı.

Fatih’in ilk zamanlarına kadar şehir Ankara Beyliği’ne bağlı olarak kalmıştır. 1451 yılından sonra, Kütahya‘nın Beylerbeylik haline gelmesi üzerine, Anadolu İdari Teşkilatında değişiklik olmuş, bu arada Ankara’ya bağlı bulunan Eskişehir, Kütahya Beylerbeyliği’ne bağlanmıştır.

Kent 1601’de bir süre Celali Deli Hasan ve yandaşlarının eline geçti. Hüdavendigâr (Bursa) Vilayetinin Kütahya Sancağına bağlı bir kaza olan Eskişehir’e, demiryolu 1890’lı yıllarda ulaştı.

Demiryolu’nun Eskişehir’e gelmesi ile şehirde ticaret canlandı.19. yüzyıl boyunca yöreye Kafkasya, Kırım, Romanya ve Bulgaristan‘dan gelen göçmenler yerleştirildi.Şehir 1877-1878 Osmanlı-Rus Harbinden sonra, muhacirlerin yerleştirilmeye başlamasıyla beraber gelişmeye başlamıştır. Mondros Ateşkesi’nin maddelerinden biri olan İtilaf Devletleri’nin Osmanlı İmparatorluğu sınırları içindeki önemli noktaları güvenlik gerekçesiyle işgal edebilecekleri maddesine dayanarak 13 Kasım 1918 tarihinde İstanbul’a çıkan İngiliz kuvvetleri, İstanbul-Bağdat Demiryolu hattı boyunca önemli gördükleri yerleri işgal etmeye başladılar, bu işgalden 2,5 ay sonra, 1919 yılının Ocak ayı sonlarında, Eskişehir İstasyonu çevresinde karargahlarını kurdu.

Kurtuluş Savaşı Dönemi

21 Haziran 1920 günü saat 11.00’de, Millî Savunma Bakanı Fevzi Çakmak Paşa ve Genelkurmay Başkanı Albay İsmet İnönü ile tren istasyonuna gelmiştir.Yunan taarruzunun aldığı vaziyeti, sınıf arkadaşı ve Batı Cephesi Komutanı Ali Fuat Cebesoy ile burada görüşmüştür. Aynı gece de Ankara’ya hareket etmiştirler.

Eskişehir’de Türk Kurtuluş Savaşı‘nın 5 önemli meydan muharebesinin üçü geçmiştir. Mustafa Kemal Atatürk‘ün önderliğindeki Türk Kurtuluş Savaşı‘nın önemli muharebelerinden biri olanI. İnönü Muharebesi, Eskişehir topraklarında gerçekleşmiştir. Eskişehir, Kurtuluş Savaşı’nın kilit nok­talarından birini oluşturduğundan, savaşta maddi ve manevi olarak çok yıpranmıştır.

I. Dünya Savaşı sonrasında demiryolu hattını denetlemek amacıyla, 23 Ocak 1919’da Eskişehir İstasyonunu işgal eden İngiliz kuvvetleri, 20 Mart 1920’de Kuvâ-yi Milliye‘nin baskısıyla işgale son verdi. 1921 yılında Eskişehir’e 40 km. uzaklıktaki İnönü’de, Birinci ve İkinci İnönü Muharebeleri yapıldı.

20 Temmuz 1921’de Yunanların işgal ettiği Eskişehir, bir süre Yunan ordularının karargahı oldu. Eskişehir-Kütahya Savaşları sonunda, Türk Ordusu Sakarya’nın doğusuna çekildi. 23 Ağustos 1922’de Yunanlar yeniden saldırdı. 26 Ağustos 1922’de başlayan Büyük Taarruz ile düşman püskürtülmeye başladı ve 2 Eylül 1922 günü, Seyitgazi yönünden gelen Türk Süvarileri, Tekkeönü’nden Eskişehir’e inerek düşman kuvvetlerini Eskişehir’den çıkardılar. Eskişehir, Kurtuluş Savaşı’nın son aşaması olan Büyük Taarruz sonrasında 2 Eylül 1922′de kurtarıldığında yıkıntı halinde harap bir kasabaydı.

Cumhuriyet dönemi

Atatürk‘ün 15 Ocak 1923’te Eskişehir hakkındaki sözü şöyledir:

“Eskişehir’i ve Eskişehirlileri çok iyi tanırım. Millî Mücadele yıllarında büyük vatanseverlik ve üstün bir cesaretle mücadelemizin daima yanında olmuş, bu mücadeleye çok geniş yardımlarda bulunmuşlardır. Gördüğüme göre, halk aydın ve faaldir. Toprak verimlidir. Az zamanda zayiatı telafi ve fedakârlıklarıyla iftahar edecektir…”

Mustafa Kemal Atatürk, 15 Ocak 1923’te Hükûmet Konağı’nda yaptığı konuşmada vurguladığı gibi; “Eskişehir, savaşın kazanılmasında büyük katkı yapmıştır.” Mustafa Kemal Paşa, bu nedenle kentin imarıyla yakından ilgilenmiştir. Cumhuriyet Döneminde yapılan yatırımlarla kısa zamanda modern bir kent yaratılmaya çalışılmıştır.

Cumhuriyet ilan edildikten sonra, Eskişehir 1925 yılında il olmuştur.1926 yılında Eskişehir’in Sivrihisar, Mihalıççık ve Seyitgazi olmak üzere, üç ilçesi bulunmaktaydı. 1954 yılında çıkarılan kanunla Çifteler ve Mahmudiye, 1957 yılında çıkarılan diğer bir kanunla da Sarıcakaya ilçe haline getirilmiş ve ilçe sayısı 6’ya çıkmıştır.

Daha sonra, 1987 tarihinde Alpu, Beylikova ve İnönü; 9 Mayıs 1990 tarihinde Günyüzü, Han ve Mihalgazi ilçe haline getirilmiş, böylece ilçe sayısı 12’ye çıkmıştır.22 Mart 2008 tarihinde, merkez ilçe kaldırılarak Odunpazarı ve Tepebaşıadıyla, 2 yeni ilçe daha kurulmuş ve ilin toplam ilçe sayısı 14’e ulaşmıştır.

Eskişehir, 2 Eylül 1993’te büyükşehir unvanı kazandı. 2004 yılında büyükşehir belediyesinin sınırları valilik binası merkez kabul edilerek, yarıçapı 20 kilometre olan dairenin sınırlarına genişletildi.2012 yılında 2014 Türkiye yerel seçimlerinin ardından büyükşehir belediyesinin sınırları il mülki sınırları oldu.

Odunpazarı’nda görülmesi gereken bazı yerler

Şehrin en eski yerleşim yerlerinden olan Odunpazarı semti, Osmanlı Dönemi’nden kalma birçok yapıya ev sahipliği yapmaktadır. Bir dönem Bizans İmparatorluğu’nun Dorylaion şehri olarak anılan bölge, 1176 senesinde Selçuklu Hükümdarlarından Kılıçarslan tarafından fethedilmiştir. O tarihten itibaren uzunca bir süre boyunca Sultanönü Sancağı olarak kalmıştır. Cumhuriyet dönemiyle birlikte günümüzdeki adını alan bu semt, tarihi dokusunu korumayı başarmıştır. Sosyal ve kültürel anlamda verimli bir gezi için Odunpazarı içerisinde gezilecek birçok yer bulunmaktadır.

Odunpazarı Modern Müze (OMM)

Sanat koleksiyoneri ve mimar Erol Tabanca tarafından hayata geçirilen bir projenin ürünü olan Odunpazarı Modern Müzesi, Odunpazarı semtinde hem yerli, hem de yabancı turistlerin en çok gezip gördüğü yerler arasında bulunmaktadır. Henüz 2019 senesinde açılışı yapılan bu müze içerisinde modern sanat eserleri sergilenmektedir. Sanat gezisi meraklıları için, Odunpazarı’nda gidilebilecek güzel bir rota olabilir. Dilerseniz bu müzeyi sanal olarak da gezebilirsiniz. Müze içerisinde sanat atölyesi, satış mağazası ve kafeterya bulunmaktadır.

Tarihi Odunpazarı Evleri

Burası, dünya kültür mirası listesinde yer alan mekanlardan biridir. Her yıl yüz binlerce yerli ve yabancı turist tarafından gezilen Tarihi Renkli Odunpazarı Evleri, başta Evliya Çelebi olmak üzere, birçok gezginin eserlerine konu olmuştur. Eskişehir’in tarih kokan nadide yerlerinden olan Odunpazarı Evleri, yakın bir zamanda kapsamlı bir restorasyon sürecinden geçmiştir. İçerisinde çok sayıda kafe, restoran, butik otel, sanat çalıştayları yapılan atölyeler, müze ve iş yerleri bulunmaktadır.

Atlıhan El Sanatları Çarşısı

Odunpazarı gezilecek yerler denilince, akla gelen turistik mekanlardan biri de Atlıhan El Sanatları Çarşısı olmaktadır. Çarşı, 1850 senesinde Takattin Bey tarafından yaptırılmıştır. İnşa edildiği ilk dönemde çevrede yer alan il ve ilçelerden gelen pazarcıların ve köylülerin konaklama yerlerinden biri olmuştur. Zamanla çeşitli isimlerle anılmıştır ve son olarak 2006 senesinde yapılan restorasyon sürecinden sonra, günümüzdeki halini almıştır. İçerisinde birçok hediyelik eşya dükkanı, lüle taşlarından üretilmiş heykeller ve el yapımı ürünler bulunmaktadır. 2 katlı olan bu çarşı hem yerli, hem de yabancı turistlerin oldukça ilgisini çekmektedir.

Lületaşı Müzesi

Odunpazarı’nda yer alan bir diğer müze de Lületaşı Müzesi’dir. Şehrin en küçük müzelerinden biri olsa da ülkemizin ve aynı zamanda dünyanın lületaşı konseptinde yer alan tek müzesi konumundadır. Bu yönüyle de önemli bir yere sahiptir. Çünkü lületaşının dünya üzerinde çıkarıldığı tek bölge burasıdır ve haliyle de şehrin sembollerinden biri haline gelmiştir. 1998 senesinden beri yapılan Lületaşı Festivalleri de şehirde büyük bir ilgiyle karşılanmaktadır. Müze içerisinde onlarca farklı sanatçı tarafından yapılmış eserler bulunmaktadır. 2008 senesinde kullanıma açılan müzeye girişler ücretsizdir.

Şelale Park

Odunpazarı gezilecek yerler arasında Şelale Park, doğayla iç içe olması yönüyle doğa severlerin şehirde en çok sevdiği yerler arasında gelmektedir. Burası, şehrin en büyük ve en göz alıcı parkları arasında yer almaktadır. Park yaklaşık 38 bin metrekarelik bir alan üzerinde yer almaktadır. Odunpazarı Belediyesi tarafından 2009 senesinde hayata geçirilen park içerisinde; yapay bir şelale, yel değirmeni, çeşitli heykeller, oyun alanları, amfi tiyatro, yürüyüş rotaları, seyir terasları, restoranlar ve kafeler bulunmaktadır. Burası haftanın her günü, 24 saat boyunca ziyarete açıktır. Parka girişler ücretsizdir. Otopark bulunmamaktadır ancak giriş kapısının çevresinde park yerleri bulunmaktadır.

Odunpazarı Yeme İçme Olanakları

Odunpazarı, şehrin oldukça merkezi bir noktasında yer almaktadır. Haliyle de yeme içme olanakları bakımından zengin alternatifler içermektedir. Odunpazarı içerisinde özellikle de tarihi evlerin bulunduğu sokakta çok sayıda kafe ve restoran yer almaktadır. Burada şehre özgü bir lezzet deneyimlemek istiyorsanız çiğ börek, haşhaşlı pasta ve ekmek, balaban köfte, met helva ve tatar böreği tercih edebilirsiniz.

Odunpazarı Konaklama

Şehri gezmek için 1 gün yeterli olacaktır ancak yine de şehirde konaklamak isteyenler için konaklama alternatifleri bir hayli fazladır. Odunpazarı merkezi bir konumda yer aldığından çevresinde birçok otel, pansiyon gibi konaklama tesisleri bulunmaktadır. Her bütçeye uygun konaklama imkanı mevcuttur. Abacı Konak Otel ve Arasta Konak Otel yanı sıra; Porsuk Çayı kıyısında bulunan ve benim de kaldığım, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Konukevi’ni öneriyorum. Tarihi eski bir taş yapıdan oluşan bu üç katlı yerin yemeklerini, özellikle kuzu fırın yemeğini salık veririm. 

Odunpazarı Ulaşım

Uçak ve karayolu yanı sıra; özellikle İstanbul, Ankara ve Konya’dan; Yüksek Hızlı Tren (YHT) ile Eskişehir merkezine geldikten sonra; Odunpazarı’na ulaşım bir hayli kolaydır. Hem tramvayla, hem de otobüslerle direkt olarak, kısa bir sürede Odunpazarı’na ulaşabilirsiniz. Tramvayla gelecekler için, Çarşı ve Atatürk Lisesi durağında inip, yaklaşık 3 dakika kadar yürümelidir.

Eskişehir Büyükşehir Belediyesi içinde; Odunpazarı ve Tepebaşı adlı iki merkez ilçesini Porsuk Çayı ayırmaktadır.Özellikle, Büyükşehirin merkez ilçesi olması nedeniyle Odunpazarı Belediyesi; kentin yaşam, alış veriş, kültür, sanat, yemek-içmek, turizm ve eğlence merkezi özelliğindedir. Yukarıda saydığım, Eskişehir’ hakkındaki genel bilgiler, aslında Odunpazarı içinde geçerlidir. Tramvay ve diğer toplu taşım araçları, kentin ulaşımını sağlamaktadır. Bir öğrenci kenti olan Eskişehir (Odunpazarı) içinden akan Porsuk Çayı, nostaljik kondol ve sandal ile yapılan gezi turları, yerli ve yabancı turistlerin ve yerleşik halkın ilgisini çekmektedir. Özellikle, Porsuk Çayı üzerinde bulunan tarihi köprüler ve Adalar Bölgesindeki eğlence, kitapevleri, dinlence ve yemek kafeleri; dolup taşmaktadır. Tarihi Odunpazarı evleri, lüle taşı, ahşap ve cam işlemeciliği, edebiyat ve sanat atölyeleri, müzeler ve açık-kapalı gezi park alanları da meraklıların ilgisini çekmektedir…

Odunpazarı Gülümse Parkı’nda bulunan Nasrettin Hoca Fıkra Heykelleri, Çocuk Parkı oyun alanı ve Uğur Mumcu Parkı’nda bulunan Uğur Mumcu Otomobili, kente gelenlerin en çok ziyaret ettikleri yerlerin başında gelmektedir. 

Odunpazarı ilçesinde bulunan edebiyat, kültür, sanat, inanç yerleri, el sanatları atölyeleri ve müzeleri; mutlaka görülmesi gerekli yerlerin başında gelmektedir. Özellelikle, Büyükerşen Balmumu Müzesi, Şair Ataol Behramoğlu Edebiyat Müzesi, Doğan Avcıoğlu Müzesi, Gazeteci TayfunTalipoğlu Daktilo Müzesi, Yeşil Efendi Konağı-Atatürk ile Birgün Müzesi, Ahşap Eserler Müzesi, Cam ve Lületaşı İşleme Atölyesi, Kurşunlu Külliyesi Kervansarayı Binası, Kardeşlik Ormanı ve Tarihi Odunpazarı Evleri gibi pek çok turistik eserleri mutlaka görmelisiniz… 

Öte yandan; Eskişehir Tren Garı arkasında yer alan TÜLOMSAŞ Müzesi, TCDD Yoları Müzesi ve Türkiye Demiryolları’nın kurucu babası olarak bilinen Behiç Ergin Müzesi yanı sıra; bu müzede bulunan ve 1960’lı yılların başında, Türk mühendis ve işçilerin yaptığı ilk yerli otomobil olan “Devrim”i de burada görebilirsiniz.. 

Devrim Otomobili ve Behiç Erkin hakkında şu detay bilgiyide sizinle paylaşmak isteyorum:

Devrim’in tasarımı, üretimi ve sonu (!)

1961’de Cumhurbaşkanı Orgeneral Cemal Gürsel, çeşitli şirketlerde çalışan 24 mühendise, tamamen Türkiye’de tasarlanmış ve üretilmiş bir otomobil üretmesini emretti. 29 Ekim 1961’deki Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında gösterilecekti. Eskişehir‘deki atölyede 130 günlük aceleci işten sonra, daha sonraTÜLOMSAŞ fabrikasını oluşturacak mühendisler, otomobilin dört prototipini yapmayı başardılar. Biri siyah, diğerleri krem rengindeydi. Otomobil Devrim olarak adlandırıldı.

Program son derece sıkıydı; Bununla birlikte, ikisi krem diğer ikisi siyah renkli dört araba tamamlanabildi. Otomobiller, sigortalı ve güvenli bir şekilde, Cumhuriyet Bayramı kutlamaları için, Ankara’ya gönderildi. Hatta, siyah otomobilin cilası Ankara giderken, trenindeyken yapıldı. Kömürle çalışan lokomotifin bacasından çıkacak kıvılcımların yaratacağı güvenlik tehdidi sebebiyle, araçlara sadece manevra yapabilecek kadar benzin konmuştu. Motor performansını artırmak için, sıkıştırma oranı artırıldığından, motorları motor vuruntusu olmadan çalıştırmak için, yüksek oktanlı benzin gerekiyordu. Yüksek oktanlı benzin, o zamanlar sadece Ankara’da mevcuttu. Kutlamalar gününde, Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel tören için yakıt ikmali yapılmadan önce, siyah araca bindi. Yaklaşık yüz metre ilerledikten sonra araç durdu. Sonra Başkan siyah arabadan indi ve arkada (daha önce benzini doldurulmuş olan) krem renkli arabaya bindi ve onunla Anıtkabir’e gitti. İki araba daha sonra törensel koşuları sorunsuz tamamladı. Ertesi gün gazete manşetleri: “Devrim 100 metre gitti ve durdu” şeklinde yazılmıştı ve araba uzun yıllar alay konusu oldu. Oysa, tören sırasında Devrim otomobiline benzin koymayan dış merkezli karanlık güçler, daha sonraki yıllar, hemen kendi ürettikleri otomobilleri satışa sundular… Devrim ile ilgili pek çok kitap yazıldı, film ve belgeseller çekildi…

İzmir İktisat Kongresi kararları ve Cumhuriyet Devrimleri hamlesi olan milli sanayi atılımlarının bir kıvılcımı olan, Eti ve Sümerbank ışığı; ağır sanayi, tank, madencilik, şeker fabrikaları, tekstil, traktör ve uçak sanayinden sonra, Milli Otomobil Sanayi’nin ilk adımı olan Devrim Otomobili tasarım, üretim ve yapımını düşünen, planlayan, karar veren ve uygulayan ve emeği geçen herkese teşekkür borçluyuz…

Devrim otomobili proje atılımına ışık kaynağı olan bir başka kişi ise; M. BEHİÇ ERKİN hakkında kısa bilgi vermek istiyorum. Mustafa Kemal Paşa’yı Eskişehir’de evinde konuk eden ve Milli Mücadelede ön saflarda savaşan bir başka Eskişehirli kişi olan YEŞİL EFENDİ Konağını ve Yeşil Efendi hakkında daha geniş bilgi edinmeniz ve Atatürk’ün Eskişehir hakkındaki bilgi ve belgeleri görmek istiyorsanız, bu konağı mutlaka ziyaret ediniz. Yılmaz Büyükerşen Mumya Müzesini de görmeyi unutmayınız. Bu müzede özellikle, Atatürk ve ailesinin mumyaları dikkat çekmektedir…

Atatürk’ün şu veciz sözü ve Onuncu Yıl Marşı’na da giren; “Demir ağlarla ördük bu yurdu, bir baştan başa…”  ve daha sonra ise; “Demir Ağlar” kitabı yazarı, çok değerli arkadaşım, şair-ressam Ümit Sarıaslan’ın araştırmasına esin kaynak olan, 

“Demiryollarının Babası: M. Behiç Erkin” kimdir?

Mehmet Behiç Erkin: (5 Nisan 1876, İstanbul – 11 Kasım 1961, İstanbul), Türk düşünür, bilge, asker, siyasetçi, diplomat.

Çanakkale Harbi bittikten sonra müttefikimiz Almanların savaşın kazanılması payından dolayı Alman Devleti’nin en önemli nişanı olan Demir Haç Madalyası’nın en üst mertebesi olan 1. Dereceden Demir Haç Madalyası ile onurlandırdıkları iki komutandan biri. Diğeri ise Mustafa Kemal Paşa.

Gerek Çanakkale Harbi’nin Savunma Seferberlik Planı‘nı hazırlayan, gerekse de Ordu Dairesi Reisi yapıldığı için hazırladığı savunma seferberlik planını başarı ile uygulayarak savaşın kazanılmasında cephe gerisindeki sevkiyatları kusursuz olarak yöneterek gerek Osmanlı’nın iki madalya ile, gerekse de Almanların iki madalya ile kahraman ilan ettikleri komutan.

Türk Kurtuluş Savaşı‘nın Mustafa Kemal tarafından: “Siz sevkiyatlarda başarılı olun ki, ben cephelerde başarılı olayım” diyerek, tüm İstiklal Harbi cephe sevkiyatlarını güvenerek emanet ettiği ve tarihte Mustafa Kemal’in yakın arkadaşı olarak bilinen bir komutandır. Kurtuluş Savaşı sonrasında gerek İstiklal Madalyası, gerekse de TBMM Özel Takdirnamesi ile onurlandırılan Kurtuluş Savaşı kahramanı.

Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları‘nın kurucusu ve ilk genel müdürü (1920-1926) olan Erkin, “Demiryollarının Babası” olarak anılır.

TBMM‘de II. (Ara Seçim) ve III. (22 Kasım 1928 tarihinde istifa etmiştir) dönem İstanbul, VII. dönem Çankırı milletvekilliğiile 1926-1928 yılları arasında Nâfıa Vekili (bugünkü bayındırlık bakanı) olarak görev yaptı. Bakanlığı sırasında İcra Vekilleri Heyeti‘nin bir azası olarak “Millî Emniyet Hizmetleri Teşkilâtı(Milli İstihbarat Teşkilatı-MİT) hem fikir babalığını yapan, hem de kurucu sıfatı taşıyan imzalardan birinin sahibi. 1926 yılında Cumhuriyetin ilk emekli sandığını teşkil eden “İmalat-ı Harbiye Teâvün ve Sigorta Sandığı”nı kurdu.

Atatürk‘ün en yakın ve en eski (1907’den itibaren) çalışma arkadaşlarındandır ve özel mektuplarla düşüncelerini en açık surette paylaştığı, ülke ve dünya meseleleri üzerinde fikir alışverişinde bulunduğu sayılı kişilerden biridir. Osmanlı İmparatorluğu’nda demiryolları hakkında bir eser yazan ilk ve tek Müslüman Türk’tür. 

M. Behiç Erkin; II. Dünya Savaşı sırasında Paris Büyükelçiliği esnasında, binlerce Yahudi’yi Nazi soykırımından kurtarmasıyla da tanınmaktadır… Eskişehir Tren Garı yakınında bulunan Tülomsaş Fabrikası Müzesinde, Devrim Otomobilini ve “Demiryollarının Babası Mehmet Behiç Erkin” bölümünü görmenizi öneriyorum…

ESKİŞEHİR-ODUNPAZARI’NDA GEZİLECEK YERLER

AHŞAP ESERLER GALERİSİ: Odunpazarı Kurşunlu Külliyesi Kervansarayı içinde yer alan galeride, uluslar arası sanatçıların Odunpazarı tarihi bölgesindeki festivallerde üretmiş olduğu eserler sergilenmektedir.

LÜLETAŞI GALERİSİ (MÜZESİ): Kurşunlu Külliyesi Harikası olarak adlandırılan bölümde, 2008 yılından bu yana 60 sanatçıya ait 400 civarında eser bulunmaktadır. Dünya üzerinde en kaliteli lületaşı Eskişehir’de çıkarılmaktadır. Bu nedenle Eskişehir’in simgesi haline gelmiş bir madendir. “Eskişehir taşı” olarak da anılır.

YEŞİL EFENDİ KONAĞI, ATATÜRK İLE BİR GÜN GALERİSİ: Asıl adı Yeşil Efendi Konağı olan bu yapı, 1890 yılında Odunpazarı’nın sayılı zenginlerinden ve Cumhuriyet’in ilk milletvekillerinden olan Yeşil Efendi lakaplı Halil İbrahim Efendi tarafından yaptırılmıştır. Bu konağın önemli bir özelliği de; Kurtuluş Savaşı’ndaki Eskişehir ziyaretinde Mustafa Kemal Atatürk’ü ağırlamış olmasıdır. Bu galeride, Kurtuluş Savaşı sırasında bu bölgede bulunan materyallerden oluşan ve Savaşın hazırlıklarını içeren canlandırmayı ve de Türkiye’de ilk defa uygulanan “artırılmış gerçeklik” uygulaması ile Atatürk ve Yeşil Efendi ile buluşma şansını yakalayabilirsiniz.

TAYFUN TALİPOĞLU DAKTİLO GALERİSİ (MÜZESİ): Türkiye’nin ilk daktilo galerisi Eskisehir Odunpazarı Belediyesi tarafından açılmıştır. Gazeteci Tayfun Talipoğlu’nun daktilo koleksiyonundan oluşan galeride aynı zamanda Türkiye eski Başbakanı Bülent Ecevit’in ve bir çok farklı kişinin daktilosu bulunmaktadır.

OSMAN YAŞAR TANAÇAN FOTOĞRAF GALERİSİ: Odunpazarı Kurşunlu Külliyesi içinde yer alan Galeri 4 ana mekan ve 1 sergi alanından oluşmaktadır. Salonlardan biri arşiv ve kütüphane odası olarak, diğeri ise tamamen fotoğraf çekim alanı için ayrılmıştır. Diğer 2 salonda eski fotoğraf makineleri sergilenmekte olup, sergi alanında belli aralıklarla fotoğraf sergiler düzenlenmektedir.

ÇAĞDAŞ SANATLAR GALERİSİ: Atatürk Bulvarı Hasan Polatkan Kültür Merkezi arkasındaki oyun alanını tadilatla sanat galerisine dönüştüren Odunpazarı Belediyesi, burada önemli sergilere ev sahipliği yapıyor.

CAM SANATLARI MERKEZİ: Cam sanatının tüm inceliklerini öğrenmek isteyen vatandaşların büyük ilgi gösterdiği, cam sanatının nadide örneklerinin sergilenip satışının yapıldığı merkezdir.

KURTULUŞ MÜZESİ: Büyükşehir Belediye tarafından restorasyonu tamamlanan Mestanoğlu Halil Konağı Kurtuluş Müzesi olarak halka hizmet vermektedir. Çağdaş teknolojiyle bilgi ve belgeyi harmanlayan Kurtuluş Müzesi’nde Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş tarihi hakkında bilgi veriliyor.Müzedeki Kurtuluş savaşı anıları ziyaretçilere duygusal anlar yaşatıyor.

YILMAZ BÜYÜKERŞEN BALMUMU HEYKELLER MÜZESİ: Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’in Eskişehir’e kazandırdığı ve dünyaca tanınan “Madam Tussad” Müzesi’nin bir benzeri olan bu müzede, Yılmaz Büyükerşen’in Büyükşehir Belediyesi’ne bağışladığı yaklaşık 200 heykel arasında, tarihi kişiler ile yerli ve yabancı bir çok ünlü kişinin balmumu heykeli ve farklı dönemlere ait Mustafa Kemal Atatürk balmumu heykelleri yer almaktadır.

ÇAĞDAŞ CAM SANATLARI MÜZESİ: Cam Sanatları kategorisinde Türkiye’de ilk açılan müze içerisinde, yerli ve yabancı sanatçıların kendi atölyelerinde yapıp bağışladıkları cam sanatının eşsiz eserleri yer almaktadır. Müze, Tarihi Odunpazarı Evleri arasında yer almaktadır. Çağdaş Cam Sanatları Müzesi ile Eskişehir, cam müzesi olan dünyanın nadir kentleri arasında yer alırken, müzenin, cam işçiliğinin doğduğu Anadolu’nun bu güzel kentinde açılması da ayrı bir önem taşımaktadır.

CUMHURİYET TARİHİ MÜZESİ: 23 Nisan 1994 tarihinde Anadolu Üniversitesi tarafından Eskişehir’in Odunpazarı semtinde kurulan Cumhuriyet Tarihi Müzesi, 1916 yılında inşa edilen Numune Mektebi binasının restore edilmesi sonucu ziyarete açılmıştır. Cumhuriyet tarihinin anlatılması ve bu tarihin önemli eserlerinin sergilenmesi amacını güden müze, Kurtuluş Savaşı eserleri ile başlıyor. Cumhuriyet Tarihi Müzesi’nde sergilenen eserler arasında Mustafa Kemal’in hayatına dair unsurlar ve Kurtuluş Savaşı’nın destanını anlatan unsurlar bulunuyor. Bununla birlikte, Cumhuriyet devrimlerini anlatan eserler, yakın tarihin sosyolojik ve siyasal ifadesiyle alakalı kitaplar ve çeşitli eserler de görülmeye değer. Kurtuluş Savaşı dönemini anlatan 131 orijinal fotoğrafın bulunduğu Cumhuriyet Tarihi Müzesi’nde; Çanakkale Savaşı fotoğrafları, kongrelerden kareler ve Büyük Taarruz dönemini anlatan fotoğraflar insanın içine işleyecek kadar etkileyici.

ODUNPAZARI MODERN MÜZE (OMM): Osmanlı ve geleneksel Japon mimarisi ile Odunpazarı sivil mimarisi öğelerinden esinlenerek tasarlanan Odunpazarı Modern Müze, Türkiye’den ve dünyadan sanatçıların modern ve çağdaş eserlerinin evrensel bir bakış açısı ile sergileneceği, kültürlerarası diyalogu teşvik eden, sürekli yenilenen bir platformdur. Yaklaşık 4.500 m2 alana sahip olan OMM’da, sergileme alanları, çeşitli etkinlik mekanları, atölyeler, kafe ve müze dükkanı yer alıyor.

ETO SANAYİ VE TİCARET MÜZESİ: Eskişehir Ticaret Odası tarafından açılan müze, içerisinde yer alan 600’den fazla eserle ziyaretçilerini Eskişehir’in ekonomik geçmişinde yolculuğa çıkarıyor.

ANADOLU ÜNİVERSİTESİ KARİKATÜR MÜZESİ: Karikatür müzesi binası; 1900’lü yılların başında yapıldığı tahmin edilen ve konut olarak kullanılan tarihi Odunpazarı Evlerinden biri olan yapının restorasyonla yenilenmesi ile oluşturulmuştur. İki katlıdır ve toplam alanı 265 metrekaredir. Müze, Türkiye’de bir ilk olan Karikatür Sanatını Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin yan kuruluşudur. Müzede her daim sergi, değişken sergi bölümleri, portreler odası, Türk karikatür ustaları odası, Eskişehirli karikatürcüler odası ile kitaplık bölümleri bulunmaktadır. Müzede karikatür çalışmalarının yapılabileceği mekânlar da tasarlanmıştır. Müzenin alt kat salonunda yerli ve yabancı karikatürcülerin sergileri de aralıklı olarak sürdürülmektedir. Müzeden araştırma amacıyla da yararlanılmaktadır. Bu amaçla bir kitaplık oluşturulmuştur. Müzede kitap, kartpostal, poster ve hediyelik eşyalar da ziyaretçiler tarafından satın alınabilmektedir.

KAZAN TATARLARI KÜLTÜR MÜZESİ: Eskişehir kültürüne önemli ölçüde katkıda bulunan Kazan Tatarları’nın tarihi geçmişini yansıtan eserler yer almaktadır.

KURŞUNLU KÜLLİYESİ VE CAMİSİ: Tarihî Odunpazarı Evleri’nin yanında bulunan külliye ve tarihi evler adeta birbirini tamamlar ve sizi geçmişe götürecek bir yolculuğa çıkartır. 

Kurşunlu Külliyesi, 16. yüzyıl Osmanlı Dönemi’ne ait bir eserdir. Osmanlı Devleti vezirlerinden Çoban Mustafa Paşa tarafından 1517 yılında yapılmıştır. Kurşunlu Külliyesi’nin mimarı muhtemelen, Mimar Sinan’dan önce mimarbaşı olan, Acem Ali’dir. Gerçek adı Alaeddin Ali Bey olan Acem Ali (Acem Alisi ya da Esir Ali diye de bilinir) klasik Osmanlı mimarlığında adı bilinen ilk mimarbaşıdır (1519-1537). 

Külliye; cami, şadırvan, zaviye (küçük tekke), talimhane, harem, imaret, Mevlevi şeyhlerine ait türbe ve iki kervansaraydan oluşmaktadır. Caminin kubbesi kurşunla kaplı olduğundan Kurşunlu Camii adını almıştır. Günümüzde Külliye içinde yer alan kervansarayda Sıcak Cam Üfleme Atölyesi ve Cam Sanatları Merkezi bulunmaktadır. Bu kısım Uluslararası Odunpazarı Cam Festivali ve birçok etkinliğe ev sahipliği yapmaktadır. Külliyenin mektep bölümü, 2010 yılından bu yana kütüphane olarak kullanılmaktadır. Medrese bölümünde ise (hanikâh ve Mevlevi Asitanesi olarak da adlandırılır) günümüzde dünyada açılan ilk Lületaşı Müzesi bulunmaktadır. Ayrıca Osmanlı döneminde eğitim görenlerin konaklama amacıyla kullandıkları odalar bugün atölyeye dönüştürülmüştür. Kurşunlu Külliyesi’ne 2017 yılında Osman Yaşar Tanaçan Fotoğraf Müzesi açılmıştır. Müzede; Fotoğraf Sanatçısı Osman Yaşar Tanaçan tarafından Odunpazarı Belediyesine bağışlanan 372 adet fotoğraf makinesi, fotoğraflar, fotoğrafçılıkta kullanılan çeşitli aletler, kitap ve dergilerden oluşan koleksiyon yer alıyor.

BEY KONAKLARI: Eskişehir’in ilk derebeyleri tarafından yaptırıldığı bilinen yapılar restore edilerek “Bey Konakları” adı altında kullanıma açılmıştır.

KAYMAKAM KONAĞI: 1733 yılında yapılan ve Eskişehir il olmadan önce kaymakamlık olarak yönetildiğinde kaymakamın ikamet ettiği konaktır.

SİVRİOĞLU KONAĞI: 1880 yılında Sivrioğlu Kadı Ali Bey tarafından yaptırılmıştır. Bu tarihi konak gerekli onarımlar yapıldıktan sonra 2017 senesinde, ülkemizin köklü sivil toplum örgütlerinden olan Türk Ocakları’nın Eskişehir şubesinin kullanımına tahsis edilmiştir.

AKÇACILAR KONAĞI:  Akçacılar ailesi tarafından Kırım’dan göçen ustalara yaşadıkları yerin mimari özelliklerini yansıtacak şekilde inşa ettirilmiş bir konaktır.

HAFIZ AHMET EFENDİ KONAĞI: 1717 yılında Hafız Ahmet Efendi tarafından yaptırılmıştır. Hafız Ahmet Efendi aynı zamanda bir lületaşı ustasıdır. İşlemiş olduğu lületaşından bir asa Mustafa Kemal Atatürk’e hediye edilmiştir. Bu asa, günümüzde Anıtkabir’de sergilenmektedir. Aynı asanın diğer bir eşi de İran Şahı Rıza Pehlevi’ye hediye edilmiştir.

YAĞCIZADE KONAĞI (ATAOL BEHRAMOĞLU KİTAPLIK ve MÜZESİ): 1754 yılında zengin bir yağ tüccarı tarafından yaptırılmıştır. Rivayete göre, yağ tüccarı, çok sevdiği eşini amansız bir hastalıktan kaybedince, kızının da aynı hastalığa yakalanma ihtimali olduğunu düşünüp dışarı çıkmasını yasaklamış. Kızının sıkılmaması için de konağa “Cihannüma” denilen seyir köşkünü yaptırmıştır. 265 yıllık tarihi olan bu özel konak, Odunpazarı Belediyesi tarafından restore edilerek, Türk edebiyatının önemli isimlerinden olan ve aynı zamanda barış şairi olarak tanınan Ataol Behramoğlu kitaplığına dönüştürüldü. Müze-kitaplık içerisinde, Ataol Behramoğlu’nun Odunpazarı Belediye’sine bağışlamış olduğu 7000 kitap ve birçok önemli edebi yapıt, ödül plaketleri, el yazmaları ve bazı özel eşyaları yer almaktadır.

KAYIKÇILAR KONAĞI: Odunpazarı yerlilerinden olan ve Kayıkçılar olarak bilinen bir aile tarafından yaptırılmıştır.

MUSTAFA ABDÜLCEMİL KIRIMOĞLU KIRIM TATAR GALERİSİ: Eskişehir’in etnik kimliğinde önemli rol oynayan Kırım Türkleri’nin Eskişehir’de kültür, sanat ve sosyal faaliyetlerini yürüteceği, örf adet ve geleneklerini yaşatacağı nadide bir kültür merkezidir. Bu evler kültürler arası dayanışma ve kaynaşmanın sağlanmasında büyük rol oynamaktadır.

BALKAN KÜLTÜR EVİ: 19. yy dönemine ait mimari izler taşıyan bu yapı, Balkan kültüründen doneler sunarak Eskişehir’in kültür çeşitliliğine önemli katkı sağlamaktadır.

KUZEY KAFKAS KÜLTÜR EVİ: Balkar-Karaçay kültürünün günümüze ulaşmış gelenek ve göreneklerini yaşatan ve Eskişehir’in kültür zenginliklerine önemli katkı sağlayan bir yapıdır.

KAFKAS KÜLTÜR EVİ (AYVAZLAR KONAĞI): Usta Ayvaz Konağı olarak da anılmaktadır. 1790 yılında Usta Ayvaz tarafından yaptırılmıştır.

MİHALLIÇÇIKLILAR DERNEĞİ: Mihallıçık Eskişehir’in bir ilçesidir ve Mihallıçıklıların kurmuş olduğu bir dernektir. Dernek binası tarihi Odunpazarı bölgesinde bulunmaktadır. Mihallıcık’ın tanınmış toprak sahibi ailelerinden biri olan Mehmet Pars ve Eskişehirli ünlü devlet adamı olan, eski Gümrük ve Tekel Bakanlarından Gün SAZAK ailesini de anmak gereklidir…

ATLIHAN EL SANATLARI ÇARŞISI: 1850’li yıllarda Eskişehir’in büyük toprak sahiplerinden Takattin Bey tarafından yaptırılmıştır. Çevre köy, kasaba ve şehirlerden gelen pazarcıların, seyyahların ve köylülerin hem kendilerinin hem de hayvanlarının konaklaması için yapılmış bir Handır. Günümüzde, özgün mimarisine uygun olarak düzenlenen Han, lületaşı, gümüş, toprak ve cam geleneksel sanat ürünlerinin teşhir ve satışının yapıldığı bir çarşı olmuştur.

KIRK AMBAR ÇARŞISI: Otantik atmosferi ile yerli ve yabancı konukların gözdesi olan Kırk Ambar Çarşısı’nda atölyeler ve küçük hediyelik eşya dükkanları yer almaktadır. Çarşı’nın en önemli özelliği ise, kadın girişimciler tarafından işletiliyor olmasıdır.

ARASTA EL SANATLARI ÇARŞISI: İçerisinde cam, çini ve seramik eserlerin sergilenip satıldığı iki katlı, modern mimariyle oluşturulmuş el sanatları çarşısıdır.

ATATÜRK LİSESİ: Kuruluşu İstiklal Savaşı’ndan çok önceye dayanan okulun en önemli özelliklerinden birisi, 16 Ocak 1933 yılında Eskişehir’i ziyareti sırasında, Atatürk’ün bu yapının lise olarak kullanılmasına karar vermiş olmasıdır. Atatürk Lisesi binası, Odunpazarı Kentsel Siti Koruma Planı içinde yer alır ve anıtsal yapı olarak tescillenmiştir.

ÇEŞMELER: Odunpazarı sit alanında bulunan ve estetik görünümleriyle dikkat çeken mahalle sebil çeşmeleri, eski dönemlerde yaşamış olan üst düzey ahali tarafından yaptırılmışlardır.

TÜRBELER: Odunpazarı bölgesinde, Mevlevi tarikatı mensuplarının ve dönemin ileri gelen şeyhleri ile İslam dininin önemli şahsiyetlerinin türbeleri bulunmaktadır.

– Kurşunlu Külliyesi; Yukarıda 16. Maddede detayları hakkında ayrıca bilgi sunulmuştur.

– Hasan Dede Türbesi; Kurşunlu Külliyesi’nin hemen arkasındaki küçük bahçede yer alır. Hasan Dede, 19. Yüzyıl ortalarında Eskişehir Mevlevihanesi’ni faal hale getiren bu dergahın en önemli şeyhlerindendir. Aynı yerde Hasan Dede’nin oğlu ve bu dergahtan önemli kişilerin kabirleri de bulunuyor.

– Ahu Mahmud Dede Türbesi; yine Kurşunlu Külliyesi’nin arka tarafında yer alan bu türbe bir evin içerisinde bulunuyor.

– Mehmet Sadık Efendi Türbesi; Mehmet Sadık Efendi, Eskişehir’de yaşamış, zamanın belediye görevlerinde bulunmuş Halveti tarikatı şeyhidir.

– Şeyh Edebali Türbesi; Şeyh Edebali, Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Bey’in kayınpederidir. Türbesi, Odunpazarı mezarlığının içindedir. Bu türbe II. Abdülhamit tarafından restore edilmiştir.

Odunpazarı bölgesi haricinde, Eskişehir ilçe ve köylerinde de turistlerin ilgisini çeken oldukça önemli türbeler yer alır. Bu türbelerden bahsetmek gerekirse;

– Yunus Emre Türbesi ve Mezarı; Eskişehir’in 115 km doğusunda Mihalıççık kazasına bağlı Yunus Emre (Sarıköy) köyündedir. XIII.yüzyılda, Eskişehir’de bulunan Yunus Emre’nin mezarı Yunan işgali sırasında yıkılmış, 1949 yılında yapılan bir çeşmenin arkasına taşınarak yeni bir mezar yapılmıştır. Bu mezar XIII. Yüzyıl Selçuklu mimarisi üslubunda yapılmış, rumi, palmet dekorlu mezar lahti birbirlerine kemerlerle bağlanmış, sekiz sütunlu etrafı açık anıt mezarın ortasına yerleştirilmiştir. Bu anıt mezarın bulunduğu yere 1982’de bir kültür evi, cami ve şadırvan eklemiştir. Aynı zamanda buraya Yunus Emre’nin bir de heykeli konulmuştur. Kültür Evinde kurulan müzede ise, Yunus Emre’yi tanıtan kitaplar, Yunus Emre’nin dörtlüklerini içeren levhalar sergilenmiştir. Burada Yunus Emre’nin ilk mezarından arta kalan mimari parçalar ile bazı etnoğrafik eserler de bulunmaktadır. Yunus Emre tüm insanları sevgiye, birlik ve beraberliğe çağıran halk aşığıdır. Mezar taşının ön cephesinde yazılı olan “Gelin tanış olalım, işi kolay kılalım, sevelim sevilelim, dünya kimseye kalmaz.” sözlerinde Yunus Emre’nin yaşam felsefesi özetlenmektedir.

– Seyit Battalgazi Türbe ve Külliyesi; Eskişehir merkeze yaklaşık 40 km uzaklıkta bulunan Seyitgazi ilçesinde yer alır. Anadolu’nun Bizans İmparatorluğu egemenliği altında bulunduğu M.S. 700 yıllarında İslamiyet henüz Anadolu’da yayılmamıştı. İslamiyeti kabul etmiş olan Emeviler Anadolu’nun içlerine akın yaparak Anadolu’yu ele geçirmek ve islamiyeti yaymak istemişlerdir. 720-740 yıllarında sıklaşan bu akınlardan birinde Seyit Battalgazi lakabı ile anılan efsaneleşmiş halk kahramanı, bugünkü Seyitgazi ilçesinin bulunduğu (antik adı Nakolea) Mesih Kalesi olarak bilinen bölgede 740 yılında şehit düşmüştür. Bizans’a karşı büyük kahramanlıklar gösteren ve islamiyetin Anadolu’da yayılmasına büyük katkı yapan Seyit Battalgazi adına 1207-1208 yıllarında Anadolu Selçuklu Sultanı I. Alaattin Keykubat’ın annesi Ümmühan Hatun tarafından türbe ve cami yaptırılmıştır. Daha sonra, Ümmühan Hatun için de buraya 2 katlı bir türbe eklenmiştir. Osmanlı Devleti’nin kuruluş ve gelişme dönemlerinde onarım ve eklemelerle burası bir külliye halini almıştır. Osmanlı Devleti döneminde vakıflaştırılmış, Cumhuriyet Dönemi’ne kadar dini eğitim, tören ve toplantıların yapıldığı medrese ve tekke olarak kullanılmıştır.

– Himmet Baba Türbesi; Himmet baba, Seyyit Battal Gazi’nin yakın arkadaşıdır. Türbe Eskişehir iline bağlı Seyitgazi İlçesi’nin Kümbet Köyü kayalığındadır. Plan, teknik ve malzeme özellikleriyle 13. yüzyıla tarihlenir. Dıştan sekizgen gövdeli, içeriden daire planlıdır. Giriş kapısında Bizans Dönemine ait mermer mimari parçalar kullanılmıştır. Himmet Baba Türbesi’nin girişindeki At üzerine binmiş figür Türklerin binlerce yıl öncesindeki Defin Ritüelini hatırlatır.

ESKİŞEHİR CAMİLERİ: Selçuklu ve Osmanlı döneminden kalan camiler Odunpazarı bölgesinde gezilecek yapılar arasındadır. Alaaddin Camii (1268), Haci Hasan Camii (13.yy), Sivrioğlu Camii (13. yy), Kurşunlu Camii (1525), Tiryakizade Süleyman Ağa Camii (1778), Akoğlan Camii (1890), Karacaşehir Camii Odunpazarı bölgesindeki camilerden en bilinenleridir. Odunpazarı haricinde Eskişehir ilçelerinde de oldukça eski tarihli ve mimari açıdan önem arz eden camilerden örnek vermek gerekirse; Sivrihisar ilçesi-Ulu Camii (1274), Sivrihisar ilçesi-Kurşunlu Camii (1520), Han ilçesi- Hacı Hüsrev Paşa Camii, (17.yy).

SONUÇ

Kuzey batı Anadolu’nun güvenle ve sakin, yaşanılabilir ili olan bu şirin kentine yeniden gelmeniz için, pek çok sebep bulunmaktadır. Yasa, etik, ahlaki ve vicdanlı değerlere bağlı olan; demokrat, çağdaş, uygar ve konuksever halkın, candan ve sıcak davranışını asla unutamazsınız. Bu uygar kentin bazı ünlü isimlerine de selam olsun. Bunlardan: Maden, Demiryolu ve Malkoçoğlu gibi pek çok filmin başrol oyuncusu Cüneyt Arkın, Gazeteci Banu Avar, Müzisyen Aslıhan Gürbüz, Yazar Enis Batur, Yazar Hakkı Devrim, Oyuncu Bartu Küçükçağlayan, Tiyatrocu Ayten Uncuoğlu, Oyuncu Nuri Alço gibi sanat ve kültür insanlarının memleketi olan Eskişehir’in merkez ve şirin ilçesi Odunpazarı’nda; kara tren, kara çadır, kara saban, kağnı, odun ya da kömür yok artık… Ama kolektif kamu iradesi uygulaması, çağdaş ve modern yerel yönetim örneği, demokratik yaşamın izleri, kültür ve sanata dair her şey var… Şiir ve ve şarkıların içsel, sessiz çığlığını yaşayan, gönül bahçesinde sevgi çiçekleri açan, yüreğinde körpe aşk filizlenen aşk diyarı ve içinden Porsuk Çayı akan Eskişehir Adalar’da; su gibi aziz olmak için; sevginizi sebil eylemenin tam zamanı… Dil bayrağımız Türkçenin ve Türk kültürünün ödünsüz savunucusu; vatan, hasret ve aşk şairi Nazım Hikmet’in dediği gibi: “Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür / Ve bir orman gibi kardeşçesine / Bu hasret bizim, bizim dostlar, bizim…” 

Bu bağlamda; birlikte yaşamanın yeni adı ya da güven ve huzurun örnek eski kenti; Eskişehir / Odunpazarı’na yeniden gelmeniz için, pek çok neden bulunmaktadır. Dünyanın 99 haline tanıklık eden, sırt çantası ve fotoğraf makinası omzunda, dünyayı ve Anadoluyu arşınlayan Yoleri Gezgin Derviş rehberliğinde; alternatif turizm mirası zenginlikleri merak eden ve keşfetmek isteyen tüm maceracılarla, başka kültürleri ve coğrafyaları görmek ve belgelemek için yollardayız, yeniden… 

Cumhuriyetimizin 100. yılında, Kemal Paşa’nın aydınlık yolunda, yolunuz ve bahtınız açık olsun… Anadolu vatan, Eskişehir can, Odunpazarı’da canım kurban!..

Kaynak: www.dursunozden.com.tr

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Required fields are marked *

*

shared on wplocker.com