“Kadın etinin en lezzetli yeri; el ayası (palmae) ve meme kası (musculus mammalis)’dir”
Faslı ünlü coğrafyacı-gezgin İbn Battuta (1330), “Seyahatname” kitabında; tarihi kökleri 60 bin eskilere dayanan Sam Buşmanlar’ın soy ağacından gelen, lacivert derili Tuareglerin vatanı Mali’nin medeniyet şehri Timbuktu’nın varoşlarında yaşayan ve zenci kadın eti yiyen ilkel kabile kültüründen söz ediyor. “Timbuktu´da Müslüman olmayan zenciler insan eti yerler ama beyazların etini yemezler. Onlara göre beyaz insan eti gerektiği gibi gelişmemiştir, zenci eti tam kıvamındadır… Bir gün bunlardan bir grup Sultan Mensa´yı ziyaret etti. Sultan bunlara ikram olsun diye bir hizmetçi kadını verdi. Kadını boğazlayıp yedikten sonra, kanını ellerine ve yüzlerine sürdüler… Kadın etinin en lezzetli yeri, el ayasıyla meme kası’ymış…”
“ UNESCO Dünya Kültürel Mirası korumasında olan ve Afrika’nın en eski medeniyet şehri Mali’nin en büyük şehri (100 bin nüfuslu), Büyük Sahranın hemen altında bulunan Timbuktu; yüzyıllar boyunca Mali’deki Afrika medeniyetinin başkenti olması ve çok zengin olduğu söylentileri yol açmıştır. 15 ve 16. yüzyıllarda İslam‘ın Afrika‘da yayılmasında önemli bir entelektüel ve ruhsal merkez olmuştur. Kur’an üzerine çalışmalar yapan prestijli oluk olarak bilinen Sankore Üniversitesi de buradadır. Afrika’nın üç büyük camisi olan Djingareyber, Sankore ve Sidi Yahya; Timbuktu’nun altın çağından kalma sanat abidesi eserlerdir. UNESCO tarafından sürekli restore edilmelerine rağmen, bu camiler toprak yapılar olduğundan ve çöl fırtınalarından dolayı yıkılma riski altındadır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre, dünyada 140 milyon sünnetli kadın vardır…
Kaynak: www.dursunozden.com.tr
