“İbn Battuta’nın İzinde” Kırım’dayız (Belgesel)

1a3-ibn-battutatuva 499 ülkeyi gezen “Çağdaş EVLİYA ÇELEBİ” Dursun Özden, Dünyaca ünlü coğrafyacı-gezginlerin izini sürüyor. Bu kez de; Faslı gezgin İbn Battuta’nın 1335 yılında İstanbul’dan başlayan Bulgaristan, Romanya, Ukrayna, Kırım, Kafkaslar, Rusya, Sibirya’dan Baykal Gölü’ne kadar uzanan 10 bin kilometrelik Kuzey Asya göç yolunun izini sürüyor.  Bu coğrafyalardaki zengin kültürleri ve vahşi doğayı yeniden keşfediyor… Birlikte yaşama kültürünün sırlarını araştırıyor… İBN BATTUTA KİMDİR? İBN BATTUTA: (1303–1369) Fas’ta doğdu. Dönemin, en ünlü gezginidir. Kuzey Afrika kıyıları, Suriye, Mekke, Mezopotamya, Yemen, Kızıldeniz kıyıları, Mısır, Filistin, Anadolu, Balkanlar, Rusya, Sibirya, Batı Türkistan, Hindistan ve Çin’e yaptığı gezilere ilişkin bilgileri‘’İbn Batuta Seyahatnamesi’’ adlı eserinde toplamıştır. Eserde gezdiği alanlardaki toplumsal yapıları, zenginlik kaynaklarını, din, dil ve gelenek gibi özellikleri anlatmıştır. Eser ilgili alanların beşeri ve ekonomik coğrafya özelliklerini ele almış bu anlamda Beşeri ve Ekonomik bir inceleme içermektedir. IBN BATTUTA ismiyle meşhur olan seyyahın asıl adı, Şemseddin Ebu Abdullah Muhammed b. İbrahim´dir. 1303´te Tanca´da doğmuştur. Berber kabilelerinden Levatalara mensuptur. Yirmi iki yaşına kadar Tanca´da yaşamış, hukuk ve din tahsilini de buranın medrese (üniversite) sinde yapmıştır. İlk defa Hacc maksadıyla Hicaz´a doğru yolculuğa çıkmış, İskenderiye´ye kadar uzanan bu seyahatinde uğradığı yerlerde İslâmi mevzuları bilen bir zat olarak halkın ve belde ileri gelenlerinin iltifatlarına mazhar olması, onda devrinin İslam dünyasını tanıma merakını uyandırmış, maceracı ve araştırıcı ruhunu kamçılamış, böylece çeyrek yüzyılı aşan seyahatleri ile Mısır, Suriye, Arab yarımadası, Irak, İran, Doğu Afrika, Anadolu, Kuzey Türk illeri, Doğu Asya, Hindistan Çin, Endülüs ve Sudan gibi ülkeleri görmüş, tanımıştır. Sonra da bu Sebahatlarının neticesinde, ondordüncü yüzyıl İslam dünyası ile Türk âlemini canlı levhalar halinde seyahatnamesinde aksettirmiştir. Battuta, Marko Polo´nun üç katı daha fazla dolaştı ve günümüzdeki coğrafya ile 44 ülkeyi gezerek, bugün Paris´te Bibliotheque Nationale´da saklanan 640 yıllık el yazması ünlü kitabını yazdı. Batuta, 13 Haziran 1325 yılında doğum yeri olan Tanca´yı terk ettiğinde, Mekke´ye hacı olmaya gidiyordu. Gerçek adı, şeyh Abdullah Muhammed ibn Abdullah ibn Muhammed ibn İbrahim el Lavati´ydi. Eğer bugün yolunuz Tanca´ya düşerse, stadyumun yakınında bulunan Batuta´nın yerini ziyaret edin. Tanca uzak geçmişin buhur kokularıyla buram buramdır, buradan Finikeliler, Romalılar, Vandallar, Araplar, İspanyollar gelip geçtiler, yaşadılar, ticaret yaptılar, genç Batuta, askerlerin, korsanların ve usta kaptanların arasında dolaşırken deniz çizgisinde soluklasan uzak ufuklara açgözlülükle bakıyordu, ta ki upuzun bir deve kervanıyla Mekke´ye doğru yola çıkıncaya kadar… Ibn Battuta´nın üç seyahati vardır. Bunların ilki en uzunu olup doğu ve batıda ziyaret etmediği bir yer bırakmamıştır. Gezilerinde en fazla kaldığı yerlerden biri Hindistan, diğeri Çin´dir. Hindistan´da iki yıl, Çin´de iki buçuk yıl kadılık yapmıştır, Dolaştığı her yerde hâkimlerle, kadılarla, ileri gelenler ve mühim kimselerle tanışmıştır. Onların adetlerini, törelerini, yediklerini, içtiklerini, eğlencelerini en ince bir şekilde tespit etmiş, aralarındaki geçimsizlikleri, entrikaları kavgaları canlı tablolar halinde nakletmiştir. Dindar bir kimse olmak itibariyle her gittiği yerde, işittiği din adamları ile tanışmış mukaddes makamları ziyaret etmiş, dini müessesler hakkında malumat toplamıştır. İslam âlemine ilk defa hind fakirlerinden, Anadolu ahilerinden ve İran hatimlerinden bahseden seyyah o olmuştur. Bu yönü ile ayrı bir değer taşır. İbn Cüzey, İbn Battuta´nın hatıralarını yazma işini 1355 yılının Ocak ayında tamamlamıştır, İbn Battuta 1369 yılında vefat etmiştir. İlk yolculuğunda Kuzey Afrika´dan geçerek Mısır´a varmış, Nil vadisinden birinci şelaleye kadar gitmişti. Yalnız o sırada bu bölgede savaş yapılmakta olduğu için geri dönerek Suriye´ye burada da fazla kalmayarak İran´a ve ikinci defa Mekke´ye gelmiş, buradan da Kıpçak eline kadar uzanmıştır. İbn Battuta Kıpçakların yaşayışı üzerine çok ilgi çekici bilgiler vermiştir. Battuta 1342´de 2000 atlı ile Çin´e gitmek üzere yola koyulmuştu. Çin imparatoruna birçok yüksek değerde hediyeler götürüyordu. Kervan yolda yerli kabilelerin hücumuna uğradı, yağma edildi. İbn-i Batuta da Delhi´ye dönmek zorunda kaldı ikinci defa yola çıkışında önce Malakar kıyılarına geldi, burada deniz yolculuğuna elverişli rüzgârları beklemek için üç ay kaldı. İbn Battuta, Tombukta´ya kadar gitti. Coğrafya bakımından İbn-i Batuta Sudan ile Nijerya bölgesinin gerçek kâşifi sayılmaktadır. Zengibar Hint -Kuş, Maldiv adaları ve Sumatra´ya dair verdiği bilgiler sonradan kaptan Gudlain, J.Wood Soltorgraje gibi batılı gezgin ve uzmanlarca doğrulanmıştır. İbn Battuta Asya ve Afrika´nın birçok ülkeleri hakkında coğrafya ve tarihle ilgili pek değerli bilgiler verir. Bunlar arasında Sudan´daki zenci Manding devleti hakkındaki notları ile bu devleti unutulmaktan kurtarmıştır. Bundan başka kitabın Hindistan bölümünde bu ülkenin tarihini anlatmakla yetinmemiş, buradaki sosyal sınıflar, toplum hayatı ve gelenekler üzerinde çok zengin bilgiler vermiştir. İbn Battuta kitabında çağındaki birçok Türk ülkelerini de çeşitli yönleri ile anlatır. Yukarda adı geçen Kıpçak elinden başka gezi notlarında Luristan Atabeylerine, İlhanlılara, Çoban Oğulları’na, Artuklıların İlgazı koluna da geniş yer verilmiştir, İbn-i Batuta bu ülkelerdeki komutanları, bilim adamlarını, ordu ve hükümet kuruluşlarını uzun uzun anlatıyor. Osmanlı devletinin kuruluş çağında Anadolu´daki Türk beylikleri üzerine de İbn Battuta´nın kitabında çok zengin bilgiler vardır. Bu arada Osman beyin oğlu Orhan Gazi´ye çok önemli bir yer ayırmıştır. Osmanlı devletinin temel müesseselerini meydana getiren Orhangazi´nin yüze yakın kalesi olduğunu, bu büyük devlet başkanının durup dinlenmeden bunları kontrol ettiğini ve daima cenge hazır olduğunu överek anlatır. Anadolu´ya dair verdiği bilgiler arasında ahilere dair olanlar çok ilgi çekicidir. İbn Battuta çifte bir sosyal gaye ile kurulmuş olan Ahiliğin tüzükleri buyrukları üzerine geniş bilgiler verdikten sonra, büyük askeri şeflerin bu ahilerden seçildiğini de söyler. İbn Battuta´nın kitabında bütün bu coğrafya ve tarih bilgilerinden başka, gezip gördüğü yerlerde yaşayan insanların yeme içme ve giyinişlerine, kullandıkları vasıtalara da büyük yer ayrılmıştır. XIV. Yüzyıldaki İslam dünyasının ekonomi sanat ve ulaştırma v.b. işleri üzerine araştırma yapanlar için İbn-i Batuta´nın kitabı çok değerli bir hazinedir. Anadolu ve insanını şöyle anlatır: “Bilad-i Rum denilen bu ülke dünyanın en güzel memleketidir. Allah, güzellikleri öteki ülkelere ayrı ayrı dağıtılırken, burada hepsini bir araya getirmiştir. Burada dünyanın en güzel insanları, en temiz kıyafetli halkı yaşar ve en nefis yemekler pişirilir. Allah´ın yarattıkları içinde en şefkatli olanlar bunlardır ki, bundan ötürü “Bolluk, bereket Şam´da şefkat ise Anadolu´dadır. “denilmiştir. “Alanya´ya ulaştık… Bu ülke dünyanın en güzel memleketidir, Allah diğer ülkelere tek tek bahsettiği güzellikleri burada bir araya getirmiştir. Ahalisi güzel ve temizdir… Bunlar için “bolluk, bereket Sam´da, şefkat ise Anadolu’dadır” denmiştir… Bu ülkede bir eve indiğimizde kadın, erkek durumumuzu soruştururlardı. Burada kadınlar erkeklerden kaçmazlar, ayrılacağımız zaman sanki akrabaymış gibi özlemle vedalaşırlar ve gözyaşı dökerlerdi… Alanya büyük bir şehirdir ve ahalisi Türkmen´dir…” İbn Battuta’nın Gezdiği Yerler: ………………………….. belgeselde…

Yoruma kapalı.

shared on wplocker.com